Amasya Üniversitesi Tarih Kulübü tarafından ‘Tarihi Sırtlayan Kadınlar: Anadu’nun Öncü Türk Kadınları’ başlıklı bir öğrenci paneli düzenlendi. Türk tarihine m muş dört kadın kahramanın anlatıldığı programda Araştırma Görevlisi Zeynep Gül Erel panel başkanlığını üstlenirken; Zekiye Yılmaz, Nazmiye Kara, Kübra Yüce ve Cennet Demirkıran adlı öğrenciler de panelist arak yer dı. Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Kem Pat, personel ve öğrencilerin katıldığı program Milli Hakimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde yapıldı.

 Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı ve aynı zamanda Tarih Kulübü Başkanı an Prof. Dr. Kem Pat; öğrenci paneli düzenlemedeki amaçlarını farkındık uşturmak, öğrencilerin ilgisini çekmek, bilgi sahibi marını sağlamak, özgüvenlerini geliştirmek ve öğrencilere güvendikleri hissini vermek arak özetledi. Tomris Hatun’un adı tın harflerle tarihe kazınmıştır

 Panelistlerden Zekiye Yılmaz, tarihte bilinen ilk kadın hükümdar ve ordu komutanı an Saka Türklerinin Hükümdarı Tomris Hatun’u anlattı. Yılmaz, ‘’Türk toplumunun geçmişine baktığımızda, tarih e Türklerin kadına ne kadar değer verdiğini göstermektedir. Türk toplumu aile kavramına çok önem vermektedir. Hatun ve Hakan her zaman bir arada zikredilmiştir. Devlet için hakan ne kadar güçlü ise hatunda bir o kadar güçlüdür ve Türk kadınları her zaman güçleri ile ön plana çıkmıştır. Bu duruma örnek teşkil edecek en önemli isimlerden birisi ise Tomris Hatun’dur. 

 Tomris Hatun en eski Türk kavimlerinden an İskitler’in meşhur Kağanı Alper Tunga’nın torunudur. Tomris Hatun eşinin ölümünün ardından oğlu çok küçük yaşta duğu için ve devleti yönetme ehliyetine sahip madığı için devletinin başına geçme kararı ır. Tomris Hatun, İskitlerin diğer adıyla Sakarın başına geçince hkı onu hemen ka eder ve Tomris Hatun’un devleti yönetebilecek nitelikte bir kadın duğuna inanır. Tomris Hatun başa geçer geçmez diğer düşman devletler gözlerini hemen Sakara çevirmiştir, devletin başına bir kadının geçmesi demek güçsüz bir devlet demektir. Bunlardan bir tanesi ise Pers İmparatoru Kiros’tur.

 Pers imparatoru Kiros’un amacı İskitler üzerinde egemenlik kurmak ve Tomris Hatun’u ele geçirmektir. Kiros, Tomris Hatun’a hemen evlenme lifi eder. Tomris Hatun ise düşünmeden Krın lifini reddeder. Aslında Krın lifini ka etse ömrünün sonuna kadar zengin bir kr eşi arak hayatına devam edebilecektir; ama Tomris Hatun devleti ve oğlu için Krın lifini ka etmez bunun üzerine Kr Kiros hemen savaş hazırlıklarına başlar. Tomris Hatun bu savaşın haberini ır maz Kiros’a bir mektup yazar ve şöyle der, ‘Kr Kiros bu isteğinden vazgeç, kendi hkına hükmet ve hkıma karışma, öyle sanıyorum ki sen öğüt acak biri değilsin, Sakarla boy ölçüşmek istiyorsan bekle geleceğiz’ der. Mektuptan da anlaşılacağı üzere Tomris Hatun korkuz bir kadındır ve hemen savaş hazırlıklarına başlar bir kadın masına rağmen ordunun başına geçer ve savaş için ordunu komuta eder.

 Savaş günü gelmiştir, iki devlette savaşa hazırdır. Pers Kitabelerinden ınan bilgiye göre Krın ordu sayıca üstündür ve bu durum Tomris Hatun’u korkutmaz, savaş başlar ve çok geçmeden sayıca üstün marına rağmen Krın ordu Tomris Hatun’un orduna yenilir. Kr Kiros, Tomris Hatun’un orduna yenilerek savaş meydanında öldürülür. Tomris Hatun devletinin geleceğini kurtarmıştır ve Türk kadının neler yapabileceğini herkese göstermiştir. Bu le Tüm dünya ilk kadın hükümdarı ve ordu komutanı an Tomris Hatun’un adını tın harflerle tarihe geçmiştir.’’  cümlelerini kaydetti.Devleti Kurtaran Türk Anası Altuncan Hatun

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in eşi Altuncan Hatun’u ise Nazmiye Kara adlı öğrenci anlattı. Kara; ‘’Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan itibaren kadının devlet yönetiminde saygın bir rü vardır. Bu geleneğin şüphe İslamiyet öncesi Türk toplum hayatının ve yönetim anlayışının bir yansıması arak bilinmektedir. Hükümdara eş an kadın 'hatun' unvanını arak sosy hayatın her anında aktif bir şekilde r oynamıştır. İşte günümüzde kullanılan 'kadın' kelimesi böylesine köklü ve önemli bir unvandan gelmektedir. Türk töresinde kadının yeri çok önemlidir. Kadın ana ve eş manın yanında yeri geldiğinde ata binmiş, kılıç kuşanmış ve üretime katkı sağlamıştır. Tarihi in her döneminde önemli hizmetlerde unan Türk kadınları muştur. İşte bu kadınlardan biri cer ve zeki Türk kızı Türk Altuncan Hatun'dur.

 Altuncan Hatun'un nerede doğduğu bilinmemekle beraber, Tuğrul Bey'den önce bir evlilik yaptığı fakat eşinin vefat etmesiyle oğlu ile beraber ortada ğını bilmekteyiz. Fakat Altuncan Hatun’un bu tih kaderi Tuğrul Bey'in ona âşık ması ile değişmiştir. Altuncan Hatun te ve güzel ı ile Tuğrul Bey'in dikkatini çekmiştir. Tuğrul Bey ilk görüşte Altuncan Hatun'a aşık muş ve onunla ömrünü birleştirmiştir. Altuncan Hatun güzel ı ile dikkat çektiği gibi Tuğrul Bey ile evlendikten sonra devlet işlerindeki yeteneği ile adından söz ettirmiştir. Bu Türk Hatun'u yönetimde Sultan Tuğrul Bey'in en büyük yardımcısı ve danışmanı muştur. Tuğrul Bey Altuncan Hatun'u o kadar sevmiş ve saygı duymuştur ki önemli devlet işlerinde onunla fikir ışverişinde unmadan karar vermemiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere Altuncan Hatun siyasete yatkınlığı sayesinde hem Tuğrul Bey'in üzerinde hem de devlet siyasetinde doğrudan etkili muştur. Tuğrul Bey zaman geçtikçe Altuncan Hatun'un özündeki bu cevheri daha iyi fark etmiş ve onu hak ettiği sevgiden mahrum bırakmamıştır.

 Altuncan Hatun'un devlet anlayışına baktığımızda milletin menfaatini her şeyden üstün tuttuğunu görmekteyiz. Altuncan Hatun güçlü, zeki ve vatan millet sevdısı bir kadın duğunun en somut örneğini 1058 yılında lere göstermiştir. Bu tarihte Türk asıllı Arslan Besasiri Selçuklu Devletini zayıf düşürmek amacıyla Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yın'a bir mektup göndermiştir. Bu mektupla 'Selçuklu ülkesine başına hâkim abilmesi için kendisine yardım edeceğini, bunu gerçekleştirebilmesi için de Sultana karşı isyan etmesi gerektiğini bildirmiştir. Bu mektup üzerine İbrahim Yın, Selçuklu tahtını ele geçirme düşüncesi ile Hemedan'a doğru ilerlemiştir. Bu durumu öğrenen Tuğrul Bey hemen eşi Altuncan Hatun'a ve vezirine haber göndermiştir. Görüldüğü gibi Tuğrul Bey Selçuklu Devleti'nin varlığını sürdürebilmesi için üvey kardeşi İbrahim Yın ile karşı karşıya gelmiş ve kardeşi tarafından Hemedan'da bozguna uğramıştır. Tuğrul Bey'in ve Selçuklu Devletinin zor durumda duğunu öğrenen Altuncan Hatun hemen harekete geçmiştir. Fakat bu sırada Selçuklu veziri Altuncan Hatun'un ilk evliliğinden meydana gelen oğlunu kandırarak tahta geçirmeye çışmış, Altuncan Hatun ise bu hareketi devlete ihanet arak ka edip hem öz oğlunu hem de Selçuklu vezirini tutuklatmıştır. Altuncan Hatun kendi öz oğlunu dahi devlet için tutuklatarak lere bir kere daha devlete an sadakatini göstermiştir. Altuncan Hatun öz oğlunu hapse attırmak ile kmamış aynı zamanda zırhını giyip ordunu da yanına arak eşi Tuğrul Bey'e yardıma koşmuştur. Altuncan Hatun ve ordunun yanında Tuğrul Bey'in yeğenleri an Kavurd,Yakuti ve Alp Aslan'da amcarını deslemek üzere Altuncan Hatun ile beraber hareket etmişlerdir. Altuncan Hatun sergilemiş duğu bu cer hareketi ile hem eşi Tuğrul Bey'i ölümden hem de Selçuklu Devleti'nin yıkılmasına engel muştur. Bir Türk kadını an Altuncan Hatun'un sadakati ve bu cer hareketi onu tarihte 'Devlet kurtaran Türk anası' arak anılmasını sağlamıştır. Altuncan Hatun devletine o kadar bağlıdır ki, ölüm döşeğinde bile Selçuklu Devletinin devamlılığı için eşi Tuğrul Bey'e hifenin kızı ile evlenmesini söylemiş ve bütün servetini hifenin kızına bağışlamıştır. ’’ ifadelerini kullandı.

 Demir Leydi Hatice Turhan Sultan

  Kübra Yüce isimli panelist ise Osmanlının ‘Demir Leydi’si arak nitelendirilen Hatice Turhan Sultan’ı anlattı. Yüce; ‘’Türk tarihi boyunca kadının toplumdaki yeri önemi ve değeri övgüyle anılmaktadır. Gerek İslam öncesi Türk toplumlarında gerek Selçuklularda gerek Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kadın toplumun ışığı arak görülmüştür. Türk tarihine yön veren kadınlar vardır. İşte bunlardan birisi de Hatice Turhan Sultan’dır. Turhan’ın Rus asıllı up 1627’de doğduğu ve Kösem Sultan tarafından hareme ındığı ve ismine ‘Hatice’ adı eklenmiştir.  Turhan’ın saraydaki ilk eğitimi ile IV. Murad’ın kız kardeşi Atike Sultan ilgilenmiştir. Sultan İbrahim’in eşi madan önce en iyi şekilde yetişmesi için zat Kösem Sultan’da Turhan ile yakından ilgilenmiştir. Güzelliği ve dığı iyi eğitim ile Sultan İbrahim’in eşi muştur. Hatice Turhan’ın geleceği şehzade Mehmed’i dünyaya getirmesiyle birlikte değişmiştir. Şehzadenin doğumuyla Osmanlı hanedanının soyu kesintiye uğramaktan kurtulmuştur. Şehzade Mehmed’in doğumuyla Turhan Sultan Haseki unvanını dı ve baş haseki du.

 IV. Mehmed’in tahta çıkmasıyla Hatice Turhan Vide Sultan du. Turhan Sultanın vide Sultanlık dönemi Osmanlı Devleti’nin sıkıntılı döneminde gerçekleşti. Turhan Sultan yirmi beş yıldır vide Sultanlık yapan Kösem Sultanın karşısında planda kmıştı. Sarayda Kösem Sultan “büyük koca vide” Sultan arak anılırken, Turhan Sultanda “küçük vide” diye anılırdı. Bu yıllarda haremin amirliği de kösem Sultanın elindeydi. Turhan Sultanın oğlu IV. Mehmed tahta çıktığında yedi yaşındaydı. Turhan Sultan oğluna stanat naipliği yapmıştır. Bu dönemde Turhan Sultan devlet işlerinde gayet başarılı muştur. Fakat Hatice Turhan Sultan, Köprülü Mehmed Paşa’nın veziriazamlığından sonra giderek devlet işlerinden uzaklaşmış ve kendini hayır işlerine vermiştir.  IV. Mehmed’in Belgrad’da unduğu sırada Hatice Turhan Sultan 5 Temmuz 1683 tarihinde vefat etmiştir. Eminönü’nde kendi yaptırdığı Yeni Cami yanındaki türbeye defnedilmiştir.

 Osmanlı Hareminden hiçbir kadın Hatice Turhan Sultan kadar hayırla anılmamıştır. Hayattayken tarihçiler tarafından ‘Devlet’in Direği’ diye anılan Turhan Sultan kadınlar stanatının son sözü geçen vide Sultanıydı. Hatice Turhan Sultan en uzun süre yani otuz beş yıl vide Sultanlık yapan videydi. Bu süreçte 17 sadrazam, 15 şeyhülislam, 26 kaptan-ı derya, 23 baş defterdar ve 9 reisülküttap değişti. Krizler ve bunımlarla du vide Sultanlık döneminde Turhan Sultan, devletin istikrar kazanması için çok çabadı. Zekâsı, dirayeti ve sarsılmaz iradesiyle Osmanlı Devlet’ini buhrandan sıkıntılardan çıkartıp, eski haşmetli günlerine rar kavuşturmuştur.

 IV. Mehmed’in çocukluk günlerinde, padişahın yetkilerini devran Turhan Sultan hatt-ı hümayun özelliklerine sahip emirler keme dı. Prof. Dr. Erhan Afyoncu saray arşivinden Hatice Turhan Sultana ait 164 adet yazılı emir du. Turhan Sultanın yazdığı bu emirlerin hiçbirinde tarih unmaz ve beyaz üzerine anların sonunda ‘Vide-i Sultan’ yazar. Ynızca iki tanesinde ‘Vide-İ Sultan Mehmed Han’ yazılmıştır. Erhan Afyoncu’nun duğu belgeler Osmanlı Tarihi’ndeki asıl ‘Demir Leydi’nin Hürrem veya Kösem Sultan değil Hatice Turhan Sultan duğunu gösteriyor.’’ dedi.

İsim Bütün Kahramanların Sembü Nene Hatun

 Türk tarihinin önemli kadın kahramanlarından Nene Hatun’u ise Cennet Demirkıran isimli öğrenci anlattı. Demirkıran; ‘’İnsanlık tarihi biraz da savaşların tarihidir, o savaşta ölenlerin, yenenlerin-yenilenlerin tarihi.  Çekilen acılar kaybedilen çocuklar, yitirilen babar yansımaz tarihin aynasına. Canlarını veren neferlerin öyküsü bilinmez; onlar isim kahramanlardır. Savaşları anlatan bu tarih erkeklerin tarihidir. Cephenin sinde kan kadınlar tarih sahnesine çıkamazlar, tarih kadınların öykülerini pek yazmamıştır. Ancak bazı istisnar vardır. Erzurum ve çevresinde bir kahraman Türk kadının öyküsü efsane gibi nesilden nesile anlatılıyor. 93 Harbi arak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında düşmana karşı duran bir Türk kadını; Nene Hatun’un öyküsü bu. 1857 yılında Erzurum’un yakın köylerinden biri an Çeperli ’de bir kız çocuğu dünyaya geldi. Ona Nene ismini verdiler ve o diğer köy çocukları gibi norm bir hayat yaşadı, 17 yaşına geldiğinde ise evlendirildi. Bir oğlu ve bir kızı du, Nene ve ailesi köyde sakin ve mütevazı bir hayat yaşarken, hayatları hiç ummadık bir şekilde tüst acaktı. 19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti Avrupa’nın hasta <ı arak görünüyordu. Rusya hasta < ölmeden mirasına el koymak istiyordu. Büyük hedef için Rusya Nisan 1877’de harekete geçti; hedef İstan ’du. Bkanlar ve Kafkasya’dan, iki cepheden Rusya Osmanlıya sdırdı.  Son savunma hattı Erzurum acaktı, Erzurum Aziziye Tabyasında var ma-yok ma savaşı yapılacaktı. Osmanlı ordunun çekildiği yerlerde sivil hkta göç etmeye başladı. Yaklaşan Rus ordundan kaçanlardan biriside Nene Hatun’du, kocası ve erkek kardeşi orduya katılmıştı. Çocuklarını yanına an Nene Hatun köyünü, evini de bırakıp Erzurum’a sığındı. Kısa süre sonra kardeşi Hasan cepheden ağır yarı döndü. Rus ordu Erzurum’u mak için, Osmanlı ordu da karşı koymak için hazırlıklara girişti.

 Aziziye Tabyasının Rus işgine uğradığı geceyi Nene Hatun kardeşinin başında geçirdi, o gece sabaha karşı kardeşi Hasan’ı kaybetti. Henüz kardeşini kaybetmenin acısını yaşayan Nene Hatun sabah ezanından sonra sokakta ‘Rus askeri Aziziye tabyasını ele geçirdi’ seslerini duydu. Beşiki üç aylık kızının üstünü örttü ve onu Allah’a emanet edip eline satırı dığı gibi sokağa fırladı ve tabyaya doğru koşmaya başladı. Minarelerden hk gazaya çağırıldı, Mehmetçiğin boğazlandığını ve imdada yetişmeleri için hka çağrılar yapıldı.  Şehir hkı daha güneş doğmadan sokaklara dökülüyor; kadın, erkek, çocuk, yaşlı 2.000-3.000 civarında sivil insan donanımlı bir ordunun üzerine yürüyordu ve Nene Hatun’da bunlardan birisiydi. Vatanları için canlarını ortaya koymuşlardı. Bu büyük savunmanın sonucunda Rus ordu çekilmek zorunda . 1000’e yakın Erzurumlu kadın ve erkek şehit du. Aziziye Tabyasının ınması savaşın dönüm noktasıydı. Rus ordunun ilerleyişi Erzurum’da durdurulmuştu. Savaş bitti, acılar yüreklere gömüldü, yeni bir hayat kuruldu. Nene Hatun ve ailesi savaştan sonra köylerine dönmediler. İlerleyen yıllarda eşini kaybeden Nene Hatun kendisini çocuklarına adadı fakat acılar onun peşini bırakmadı; oğlu Yuf Çanakke cephesinde şehit düştü. Kahramanca savunduğu Erzurum’un 1916 yılında Rus işgine uğradığını gördü. Rus işginden sonra, Ermeni çetelerinin Türkleri katledişine şahit du. Asırlardır bir arada yaşayan komşular artık birbirine güvenemez muştu. Bu topraklar; kana, göz yaşına doymuştu! 12 Mart 1918’de Türk ordu Erzurum’u Ermeni çetelerin elinden kurtardı. Elinde satırla Ermeni çetelerinin peşinde koşanların arasında yine Nene Hatun’un duğu söylenir. Bütün bu acılardan sonra stu Nene Hatun. Onun için artık 20 yaşında ki bir kadının kahramanlığı sisli mazide kmış hatırardan ibaretti. Yüzünde ki derin çizgiler ise yaşanan acıları anlatıyordu. Aradan yıllar geçti, cumhuriyet ilan edildi. Nene Hatun diğer Anadu insanları gibi fakir ama kanaatkâr gözlerden uzak bir hayat yaşıyordu. İstan ’dan bir gazeteci Erzurum’a gelince Nene Hatun’un ses hayatı kısa bir süre için bozuldu.  Bu gazetecinin yaptığı röportaj Cumhuriyet Gazetesinde yayınlandı ve daha sonra bu haber bir kitap du. Nene Hatun’un ilk defa kahraman bir Türk kadını arak tanınması bu yla du. Sonra bu haber unutuldu ve Nene Hatun eski hayatına rar döndü.

 1939’da savaş Türkiye’nin kapısını bir kez daha çdı, Avrupa ve dünya o güne kadar gördüğü en büyük kanlı savaşı yaşıyordu. Türkiye kendi savaşı mayan bu savaşın dışında kmaya çışıyor ama savaşın faturasını da yoklukla, yokllukla ödüyordu. O dönem herkes karneyle ekmek ıyordu ve Nene Hatun’a belediye ekmeğini tesis ediyordu; fakat belediye yönetimi değişince artık bu bile kesilmişti. Bunun üzerine TBMM’ne bir dilekçe yazıldı ve bu gaziler içler acısı hlerini şöyle anlatıyorlardı: ‘Bizler 1293 Osmanlı-Rus harbinin Erzurum civarındaki Aziziye Tabyasında vuku an meşhur savaşın kahramanlarıyız. Bu ölmez zaferin yadigârı ler, her biri 90’lar 100’er yaşlarındayız. Hiçbir sığınacak yeri ve hiçbir tutunacak dımız yoktur. Geçen sene birer meccani ekmek veriyorlardı, bu sene onu da kestiler. Şimdi aç ve muhtaç bir vaziyetteyiz ve dileniyoruz da…’ Nene Hatun’a istediği ekmek verildi mi bilinmez ama bu dilekçe onun devletten bir şeyler istediği ilk ve son dilekçe du.

  3. Ordu Komutanı Nurettin Baransel Nene Hatun’u evinde ziyaret etti. Bu ziyaret Nene Hatun’un unutulmuşluğuna ve terk edilmişliğine son verdi.  Kahraman kadın 95 yaşında keşfedilmişti. Nene Hatun, 3.Ordu’nun ninesi ilan edildi. Evi artık gelen ziyaretçilerle dup taşıyordu, Nene Hatun’un elini öpüp anılarını dinlemeye geliyorlardı. O, skun geçmiş yıllara inat anlatıyordu. Aziziye Tabyasının açılışına onur konuğu arak katıldı. Türk Kadınlar Birliği 1955 yılında Nene Hatun’u yılın annesi seçti. 98 yaşına geldiğinde ömrü boyunca hiç ayrılmadığı Erzurum’da hayatını kaybetti. 75 yıl boyunca yaptığı kahramanlık görülmemiş, ömrünün son 3 yılında hatırlanmanın gururunu yaşamıştı… Gazeteler onun ölümünü; ‘Annelerin Annesi Nene Hatun Öldü’ ve ‘Aziziye Kahramanı’ manşetleriyle duyuruyordu. Cenaze töreni ise bir kahramana yakışır şekilde du, 20 yaşındayken ölüme koştuğu yere defnedildi. Nene Hatun’un mezar taşı bütün Erzurumlu kahramanlar adına dikilmiş bir anıt gibi; sıradan insanların tarihin akışını değiştirdiğini ispatlayan bir anıt. Nene Hatun isim bütün kahramanların bir sembü. Tarih onların gücüyle değişti, onlardan biri an Nene Hatun tarihi değiştiren bir yüz arak hafızara kazındı.’’ cümleleriyle numunu yaptı.

 Panel sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kem Pat panelistleri ve onları panele hazırlayan Araştırma Görevlisi Zeynep Gül Erel’i tebrik ederek; teşekkür belgesi takdim etti.