05 com tr Haber | Amasya Gazetesi - Son Dakika
HV
28 MART Perşembe 19:30

İZLEDİĞİMİZ FİLM

Giriş Tarihi : 05-07-2015 19:06

20 Ekim 1927 Yılında Mustafa Kemal Atatürk Türk Gençliğine Hitap ederken bu gün yaşananları 85 sene önce görmüştü.Bizler ya görmüyor yada görmek mi istemiyoruz.
Gençliğe hitabenin İlk ve son cümlelerini gelin birlikte bir kez daha okuyalım ve sonra düşünelim.
Ey Türk Gençliği!Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
2012 Türkiyesinde Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurmuş olduğu Yüce Meclise ,Milletvekili olmuş, dokunulmazlık zırhı almış ve bizlerin iradelerini temsil ettiğini sanan kişilerin eylem ve söylemlerine bakalım BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'yi karıştıracak açıklamalar yapıyor.
Demirtaş, "Bugün ülke bölünmüştür. Artık emin oldum. 50 bin defa da öldürseniz bu toprakların adı Kürdistan'dır. diye bir yerlerini yırtıyor. Ama Türk halkı,aydını , basını,polisi,askeri savcısı nerde yaşıyorsun hangi zırhla korunuyorsun demiyor.Film izler gibi bu yaşanlar başka ülkedeymiş gibi tık yok.
Anayasanın Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması MADDE 14- (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.)Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Bu anayasa maddelerine göre bu eylemler suç değil herhalde başka ülkenin vatandaşlarını bağlıyor.Anayasa suçu işleniyor dokunulmazlıklar meclis tarafından ne hikmetse kaldırılmıyor. 
Yine Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, İngilizce yayın yapan Kürt Rudaw adlı internet sitesine konuşuyor ve “İşin başında özerklik istediğimiz doğrudur; ama bugün Türkiye’deki Kürtler, özerkliğin yetersiz olduğunu düşünüyor. Bana kalırsa Kürtler kendi kaderlerini kendileri tayin etmeliler” diyor. İngilizce yayın yapan siteye konuştuğu için bizim ülkemizi ilgilendirmiyor sanırım yada anlamıyoruz.
Anayasanın 76 maddesi milletvekili seçilme yeterliklerini şu şekilde açıklar: Yirmi beş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.(Değişik : 27.12.2002 - 4777/1 md.) Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
Çeşitli tarihlerde yaptığı 9 ayrı konuşma nedeniyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Terör örgütünün propagandasını yapmak" ve "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından yargılanan Leyla Zana'ya mahkeme 10 yıl hapis cezası ve seçme-seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına da karar verdi.Avrupa Birliği süreciyle birlikte yoğunlaşan çabalar sonucunda ve AİHM kararı doğrultusunda yeniden yargılanan Zana ve arkadaşları, 10 yıl önce verilen 15'er yıllık hapis cezaları olduğu gibi onaylanarak cezaevinde kaldılar. 8 Haziran 2004'te Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nden serbest bırakıldı.
Şimdi anayasanın yukarda belirttiğim 76 .maddesi terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler. demiyor mu? diyor. Bu gün hala bu zat güya milletin vekili mi ? vekili ,bizim vergilerimizle maaş alıp ,güya dokunulmazlık zırhına bürünmüyor mu ? bürünüyor, ülkemizi bölücü söylemlerde ve eylemlerde bulunmuyor mu ? bulunuyor.
Birinci sorum anayasada kesin dille milletvekili olamıyacağı görünen kişiler nasıl milletvekili olur? İkinci sorumda ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylem yapan kimseler vatana ihanet etmiş sayılmıyor mu?
Bu gün Vatanın bölünmesi için avaz avaz bağıranların Atatürk ve silah arkadaşlarının kurtuluş savaşı mücadelesi verdiği yıllardaki düşmanlar ve onların içerdeki işbirlikçilerinden ne farkları var.
Gelin Anayasamızın ilk dört maddesine birlikte bakalım:Devletin şekli Genel Esasları 
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. 
Dördüncü madde anlamayanlara kapak olur. Oynanan oyunlara karşı söylenecek son söz
Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır. Diyerek sözlerimi noktalıyorum. 

04.01.2011 Seyyah 05

 
YORUMLAR
Reklamı Geç
Advert