05 com tr Haber | Amasya Gazetesi - Son Dakika
HV
28 MART Perşembe 12:13

ŞİİR ve TİYATRO

Ramazan TURGUT
Ramazan TURGUT
Giriş Tarihi : 23-04-2013 00:03

  Gazetemizin şiir açısından zengin olduğunu görüyoruz. Bu güzelliğe, 2006 Dünya Şiir Günü Bildirisi ile katkıda bulunmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi (ya da bilmeniz gerektiği gibi) 21 Mart, bir çok önemli günün yanında Dünya Şiir Günü olarak da kutlanıyor.

Bu yıl bildiriyi Arif  Damar yazdı ve okudu.

       Şiir ile ilgilenenlere önerim; bu yazıyı saklayın...

      NE MUTLU ŞİİR OKUYANA VE SEVENE

                                   Arif  Damar

     Şiir depremdir, şiir ayaklanmadır, şiir başkaldırıdır, şiir şimşektir, yıldırımdır, gök gürültüsüdür şiir. Şiiri, yani yıldırımı hiç bir siper-i saika durduramaz. Şiir korkunçtur, güzeldir. Hiç bir kapı, hiç bir duvar önünde duramaz. Kapı tunçtan, demirden, çelikten de olsa önünde duramaz. Şiir yürür, ezer geçer. Şiir her şeyden, herkesten daha güçlü, daha yıldırıcıdır. Şiir sınır tanımaz, ne kral tanır, ne imparator. Şiir Cengiz Han’dan da, Büyük İskender’den de büyüktür. Şiirin yürüdüğü yolun bitimi yoktur. Şiir sonsuzluğa gider, sonsuzluktan gelir. Şiir hiç bir güce boyun eğmez. En güçlüden daha güçlü, en güzelden daha güzeldir. Eşsizdir, bir benzeri daha olmamıştır ve olmayacaktır da. Şiirin bütün dillerden başka, bambaşka bir dille konuşur. Ama onun dilini, söylediğini herkes ama herkes anlar. Şiiri hiç bir güç tutsak edemez. Altın da, pırlanta da, elmas da şiirden değerli değildir; olamamıştır, olmayacaktır. Şiir dilsizleri konuşturur, sağırların da kulaklarını açar. Şiir buluttur, yağmurdur, gökyüzüdür. Şiirin arkadaşları, dostları vardır. En yakın dostu bilimdir. Sonra musiki ve resim gelir. Şiirde müzik de vardır, resim de, yontu da. Mimar Sinan’la da dosttur, Darwin, Einstein’la da. Şiir gelecektir, umuttur, özlemdir, mutluluk ve güzelliktir. Şiirden en zalim, en gaddar, en acımasız krallar, imparatorlar bile çekinir, korkar. Şiir ölümü bilmez, şiir yaşamdır. Şiir muştu, sevinç ve mutluluktur. Şiir kötümserlik bilmez, tanımaz. İyimserdir, cömerttir ve gençtir, delikanlıdır. Yakışıklıdır şiir. Şiir sonsuzluk gibi en güzel kokar; güllerden de, karanfillerden de, zambaklardan da güzel. Şiir deniz gibidir. Nasıl denizi kimse anlatamazsa şiir de tıpkı öyledir. Hemoros, Dante, Shakespeare şiiri anlatmak için büyük çaba harcadılar ama şiiri deniz gibi tam anlamıyla kimse, hiç kimse anlatamadı. Deniz gibi, o da yalnız kendi anlatır kendini. Şiir sevgilidir, şiir yazandan iyi koca olmaz. İyi baba, iyi oğul, iyi kız da olmaz belki ama iyi arkadaş, iyi dost, iyi kardeş olur. Şiir sevgilidir dedik ve hep sevgili kalmıştır ve kalacaktır. Şiir ne tanker, ne şilep, ne gemidir. Şiir yelkenlidir. Bir korsan yelkenlisidir. Hayduttur şiir. Şiir aldatmaz, çalıp çırpmaz. Doğruluktur şiir. Emektir, alın teridir. Şiir inatçıdır, hırçındır ve hep ama hep yürür gider. Şiir durmaz ve durdurulamaz. Şiire ne boyunduruk, ne tasma takılır. Şiir zincire vurulamaz. Şiire kelepçe takılamaz. Şiir özgürdür. Şiir zalimlere, alçaklara, namussuzlara meydan okur. Onun gücü en güçlüye boyun eğdirir. Engel tanımaz. Engelleri yıkar ve ezer geçer. Şiir ölümsüzdür. Şiir olmasa, sevdalılar söyleyecek söz bulamaz; o zaman sevda da, aşk da olmaz. İnsanoğlu yok olur. Şiirdir insanoğlunu sürekli kılan. Anaların şefkati, babaların güveni, çocukların kıvancıdır. Şiiri anlatmaya çalıştım ama ne gezer. Önce söylediğim gibi şiiri, deniz gibi kendi anlatır. Yaşasın şiir. Yıkılsın diktatörler, krallar, asiller, emperyalistler. Şiir zaten onları hep ama hep yıktı ve hep yıkacaktır. Ne mutlu şiir yazan , şiir okuyan, şiir sevene. Ötesi yok.

   

     Mart’ın son haftasında Dünya Tiyatrolar Günü’nü kutlayacağız.

Güzel sanatların temeli ve en gelişmişi sayılan tiyatroya da değinmek istedim. “İnsanı, insana insan ile anlatma sanatı” olarak da tanımlanan tiyatro, hak ettiği ilgiyi görmüyor. Ne ki, özverili kişilerin çabası ile kökleşmekte... Bu yönüyle umut veriyor... Sevgili Mine ERGEN’in “Amatör Tiyatrocular İçin Sahneleme Önerileri” böylesi bir çabanın ürünü. Papirüs Yayınları içinde çıkan bu eseri, başta Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine, Türkçe öğretmenlerine ve tiyatro severlerin hepsine öneriyorum.

      Macit Koper Usta’ya da saygılar sunarak, sizlerin kitabın önsözü ile (daha özcesi Macit KOPER ile) başbaşa bırakıyorum...

Dilerim, kısa sürede bir tiyatro salonuna kavuşur Taşovamız!

     Hoş ve esen kalınız.

Okunma: 1380 Eklenme Tarihi: 28.03.2006 Saat: 00:24
YORUMLAR
Reklamı Geç
Advert