Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün; “Eğitim Sen, bu topraklarda 112 yıldır devam eden laik, bilimsel, kamusal eğitim mücadelesini bugün sürdüren sendikadır. Eğitim Sen, eğitimin kamusal bir hizmet olması nedeniyle eşit, ulaşılabilir, düzenli ve sürekli olabilmesi için kamu kurumları tarafından verilmesi için mücadelesini sürdürmektedir” dedi.

Eğitimin protokoller ve iş birlikleri aracılığıyla sermayeye, tarikat ve cemaatlere devredilmeye çalışılmasına karşı mücadelemiz aralıksız sürecektir diyen Ölgün açıklamasının devamınsa şu ifadelere yer verdi; “ TÜGVA ile MEB arasında imzalanan ve okullarda kimi kulüpler açılmasına olanak sağlayan protokolün yürütmesinin, sendikamızın açtığı dava sonucunda durdurulması mücadelemizin her alanda devam etmesinin sonucudur.
Bilim Kurulu toplantısı sonrasında, Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamalar kurulun salgınla mücadelede yeni ve etkili önlemler almak ve önermek yerine var olan durumun sürdürülmesi üzerine bir eğilime sahip olduğunu gösteriyor. Oysa son dönemde dünya genelinde ve özellikle Avrupa'da günlük yeni vaka sayısında yaşanan artışlar çok ciddi bir sürece girdiğimize işaret ediyor. Bu sürecin yaşanacağına dair bilim insanlarının uzunca bir süredir yaptığı uyarıların haklılığının altının da ayrıca çizilmesi gerekmektedir. Bilim Kurulu'nun ve Sağlık Bakanlığı'nın bu anlamda çok daha ciddi önlemleri gündemlerine almaları artık kaçınılmaz görünmektedir. Ayrıca, kamuoyunda devam eden tüm tartışmalara rağmen, Sağlık Bakanlığı günlük verileri hâlâ tüm ayrıntılarıyla paylaşmamakta, bu durum da soru işaretlerini ve kaygıları artırmaktadır. Okullarla ilgili tartışmalar başta olmak üzere yaşamımızı etkileyen pek çok tartışmanın sağlıklı devam edebilmesi için günlük verilerin şeffaf şekilde paylaşılması gerekmektedir. Eğitim Sen, bu konudaki talebinde ısrarcı olduğunu kamuoyunun bilgisine sunar.
Salgın her geçen gün sevdiklerimizi, çok değerli insanları aramızdan almaya devam ediyor. Her kayıpta acımız ve hüznümüz artıyor. Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Aydın Tabip Odası Başkanı Esat Ülkü ve Bitlis Eren Üniversitesi Resim Bölümü Başkanı Orhan Laboç, sonsuzluğa uğurladığımız son arkadaşlarımız oldu. Sevenlerine sabır dileriz, ışıklar içerisinde uyusunlar.
Bugünün Gündemi:
Mersin ili Toroslar ilçesinde bir öğrenci velisinin, kadın öğretmenlerin kıyafetleri hakkında CİMER'e yaptığı başvuru sonucunda İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün söz konusu okuldan konuyla ilgili bilgi istemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Kendi yaşam tarzını topluma dayatmak isteyenler, öğretmenlerin ve öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına sessiz kalmayacağımızı bilmelidir. Öğretmenlere dönük itibarsızlaştırma girişimlerine MEB'in sessiz kalmasının gelinen aşamada etkili olduğu açıktır. Eğitim Sen, öğretmeni savunmanın toplumu savunmak olduğu gerçeğinden hareketle üzerine düşeni yapmaya devam edecektir.
Okullarda yüz yüze eğitimin genişletilmesinin salgına etkisiyle ilgili tartışmanın, sağlıklı sürdürülmesi ve ne yapılacağına alanın tüm öznelerinin katılımıyla birlikte karar verilmesi gerekmektedir. Genel Merkezimize ulaşan kimi bilgiler okullarda salgına karşı alınan önlemlerde eksikliklerin devam ettiği ve olumsuz durumların yaşandığı yönündedir. Samsun İlkadım ilçesi Baruthane Ortaokulu'nda yaşananlar bu durumun somut örneğidir. Okulda öğretmenler ve öğrenciler arasından görülen vakalardan sonra şu an 240 öğrencinin karantinada olduğu iddia edilmektedir. Salgınla mücadele ancak bilimsel çalışma, ortak akıl ve şeffaf bilgi ile mümkündür. MEB, alandaki tüm bilgileri alanın tüm özneleri ile paylaşmalı ve ortak akılla kararların alınabileceği mekanizmalar geliştirmelidir.
Üniversitelerde de yüz yüze eğitime geçileceği açıklamasının ardından, üniversite yönetimleri gerekli önlemleri almadan açılış çalışmalarına hız verdi. Üstelik uzaktan eğitim konusunda dahi sınıfta kalan üniversite yönetimleri, üniversite bileşenlerinin sağlık hakkını korumak için hangi önlemleri aldıklarını açıklamadı. Üniversitelerin açılmasının sadece ekonomik sonuçlarına odaklanan siyasi iktidar, güvencesizliğe, mobbinge maruz bırakılan ve işten atılan öğretim elemanlarının sorunlarına, birçok hakkı yok sayılarak karantina döneminde dahi çalışmaya zorlanan idari ve teknik personelin taleplerine ve öğrencilerin sağlık ve eğitim hakkına ise sırtını döndü. Sayıştay raporlarıyla Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yaşanan skandalların her gün yeni bir haberle karşımıza çıktığı, Türkiye'nin dört yanından üniversitelerin yeni bir hukuksuzlukla anıldığı bu dönemde yaşanan hak ihlallerini takip edecek ve taleplerimizi, çözüm önerilerimizi ısrarla dile getirmeyi sürdüreceğiz.
MEB, 15 Ekim 2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayınladığı Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği değişikliğiyle sosyal etkinliklerin de çevrimiçi yapılabilmesini düzenledi. Ayrıca kişisel verilerin korunmasıyla ilgili maddeler de yönetmeliğe girdi. Bu değişiklikten sonra okullarda sosyal etkinlik faaliyetlerine uzaktan da olsa başlanabilir. Öğrencilerin sosyal etkinliklere ihtiyacı olduğu açık. Ancak, bu değişiklik sonrasında, kimi tarikat ve cemaatlerin MEB ile yaptığı protokolleri kullanarak sosyal etkinlik adı altında faaliyet yürütmesine sessiz kalmayacağımızın bilinmesi gerekmektedir.
MEB, “ Yaşayan Okullar Projesi” adı altında yeni bir proje başlattıklarını duyurdu. Milli Eğitim Bakanı, okulu öğrencinin kendisini içinde iyi hissedeceği mekânlara dönüştürmeyi hedeflediklerini söylüyor. Eğitim Sen de okulun öğrenci yaşantısında kapladığı alanı ve önemi dikkate alarak okulun fiziki yapısının öğrencilere ve gereksinimlerine uygun olması gerektiğini ifade etmektedir. MEB'e bu konuda samimi ise önerimiz önce köy okullarından başlanması ve kapalı olan köy okullarının açılmasıdır. 
Okulların yaşayan mekânlara dönüşmesi isteniyorsa ki öyle olmalıdır, öncelikle köy okullarını açarak yaşatmaya başlanabilir. A
ksi durumda bu projenin de diğerleri gibi, kamuoyunda eğitim alanında sorunlar çözülüyor algısı yaratma hedefli olduğu değerlendirmesini yapmak kaçınılmaz 
olacaktır”