Eğitim Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, Amasya Eğitim Sen Şubesinin öncülüğünde, kamuoyuna açık, Amasya Eğitim Sen Sosyal medya hesaplarından canlı yayınlanan toplantının raporunu açıkladı.

Başkan Ölgün, Türkiye’nin dört bir  yanından bağlantı sağlayan (Artvin, Çanakkale, Hatay, Erzincan) şube başkanlarımız ile Diyarbakır, Muğla, Amasya, Samsun, İzmir, Hatay’dan katılım gerçekleştiren köy öğretmeni arkadaşlarımızın söz ve düşünceleri yer almaktadır dedi.

Pandemi Başlangıcından İtibaren Uyarılarımız  Ve Çözüm Önerilerimiz

Başkan Ölgün, "2020 Yılı Mart ayının başlangıcından itibaren Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamaları doğrultusunda uyarı ve çözüm önerilerimizi gerek bakanlık gerekse kamuoyu nezdinde sürekli olarak yaptık.

Yaşanabilecek problemleri öngörerek Milli Eğitim Bakanlığı’nın, konunun muhatapları ile acil toplantılar düzenlemesini ve önümüze bir yol haritası koymasını ısrarla belirttik. Bizler bir yandan öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlığı noktasında hassasiyetimizi dile getirirken bir yandan da “öğrencilerimizin üstün yararını” gözeterek eğitim öğretim ortamlarından uzak kalmamaları için aktif mücadele içerisine girdik. Konunun muhatabı yetkililere ve kamuoyuna sürekli durum analizleri yaparak durumun vahametini ve alınması gereken tedbirleri ilettik. Bu noktada gün ve gün yaşanan aksaklıkları, çözüm önerilerimizi yayınladığımız EĞİTİM GÜNLÜKLERİ ile kamuoyu ile paylaşarak, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlık ve eğitim hakkını kararlılıkla savunduk.

Üzülerek söylemek zorundayız ki oluşturduğumuz yüksek kamuoyu baskısına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidar gerçek sorunları perdelemeye çalışarak, durumu idare etme yoluna gitmeyi tercih etti.

Çözüm önerilerimiz şunlardı.

1. Dünya Sağlık Örgütü kriterleri çerçevesinde okullarımızın açılabilmesi için yeter şart olarak günlük vaka sayılarının ülke nüfusuna oranının 100 binde 1’in altına düşmesi şeklinde belirlenmiştir. Türkiye’de ise bu oranın günlük 800 vakanın altına düşmesi anlamına geldiği açıktır. Bu sebeple okullarımızın yüz yüze eğitime geçmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Sağlık bakanlığı yaygın test yaparak mutlaka sağlıklı verileri kamuoyu ile paylaşmak zorundadır dedik.

2 . Verilerin yüksek çıkmaması ve salgının yayılmaması için TTB ve bağımsız bilim insanlarının da içerisinde olacağı bir bilim kurulu oluşturulmalı, uyarıları ve çözüm önerileri harfiyen uygulanmalıdır. Bu çerçevede tam kapanma gerçekleştirilmeli ve idari tedbirlerle salgının seyri yavaşlatılmalıdır diye haykırdık

3. Salgının seyri kontrol altına alınmaya çalışılırken eğitim camiasının tüm bileşenlerinin bir araya gelerek çözüm üretmelerinin sağlanabilmesi için önerlerde bulunduk.

4. Salgın kontrol altına alındığında seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitime geçilmelidir. Bunun için bir an önce öğretmen, hizmetli personel alımları gerçekleştirilmeli, fiziki problemler giderilerek köy okulları yeniden hizmete sokulmalı, gerekli derslik ihtiyaçları hızla karşılanmalıdır dedik.

5. Tüm sınavlar iptal edilerek öğrencilerimizin yarış içerisinden çıkması sağlanmalı, sınavsız bir eğitim sistemine geçişin hazırlıkları yapılmalı görüşünü önerdik.

SONUÇ

Tüm bu uyarı ve çözüm önerilerimizin dikkate alınmadığını gördük. Yaratmış olduğumuz kamuoyu baskısını karşılayabilmek adına, cılız adımlar atarak durumun idare etmeye çalıştıklarını  üzüntü ile tecrübe ettik. Fakat ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar yaşanan trajediyi perdelemeye güçleri yetmedi. Artık ”mızrak çuvala sığmaz oldu!”  Sorunları çözmek yerine kendilerince başarı hikayeleri uydurularak var olan eşitsizliklerin derinleşmesine sebep olduklarına, yoksul halk kesimlerinin eğitim süreçlerinden kopuşuna, aile facialarına şahit olduk.

Pandemi sürecinde yaşananlar ve çözüm önerilerimiz

EBA tv:Milli Eğitim Bakanlığı’nın çözüm olarak önümüze koyduğu  EBA tv yi ilk olarak tecrübe ettik. Daha ilk gün gördük ki birilerinin amacı “Öğrencilerimizin Üstün Yararı”  ve eğitim sürecinden kopuşlarının önüne geçmek değil, EBA tv yi siyasi ve ideolojik emellerinin aracı olarak kullanmakmış. Reklam aralarında yapılan yayınlar bunu bizlere tüm çıplaklığı ile kanıtlamış oldu. Bilimsellikten uzak, toplumun bir kesiminin yaşam tarzını dayatan bir Eba tv. Zaten sonuç olarak öğrencilerimizin de pek fazla ilgisini çekmediği için kimse yararından bahsedemez oldu.

Uzaktan eğitim: Eba tv den yeterli verimi alamayacağını anlayan bakanlık, siyasi erkin, yapılan uyarıları dinlemeyerek oluşturduğu politikaların sonucunda salgının kontrol altına alınamaması ile uzaktan eğitime geçiş kararı aldı.  Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak bizler tekrardan uyarı ve çözüm önerilerimizi bakanlığa ve kamuoyuna “Öğrencilerimizin Üstün yararını” gözeterek ve yine öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlığını, yaşam hakkını savunarak sunduk.  Uzaktan eğitim için gerekli koşulların oluşturulmaması durumunda yaşanabilecek eşitsizlikleri, dezavantajlı çocuklarımızın, köy okullarında ve taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerimizin durumlarını, kentlerin kenar mahallelerinde yaşayan dar gelirli ailelerin durumlarını yüksek sesle haykırdık. Yaşanabilecek eşitsizlikleri dile getirdik.

Teknik altyapı: Uzaktan eğitim için gerekli olan teknik altyapının yetersiz olduğunu, Köylerimizin çoğunun internetinin olmadığını, çocuklarımızın çok büyük bir bölümünün yeterli ekipmana (Tablet, Bilgisayar) sahip olmadığını, bu durumun var olan eşitsizlikleri daha da artıracağını, dezavantajlı (Fiziksel, Ruhsal ve maddi) çocuklarımızın aleyhine işleyeceğini, böyle bir sürece tüm öğrencilerimize “Bir nazarda bakması gereken” devletin, eşitsizlikleri gidermeden, girmemesi gerektiğini söyledik.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ

Devletin, vakit geçirmeden tüm öğrencilerimize ücretsiz kaliteli internet sağlamasını talep ettik.

Tüm dezavantajlı öğrencilerimize (Maddi) ücretsiz tablet veya bilgisayar verilmesini istedik.

Uzaktan eğitim yol, yöntem ve içeriğinin, bakanlık başkanlığında kurulacak (bağımsız ve eğitimin tüm kesimlerinin yer aldığı) bir bilim kurulu ile oluşturulmasını önerdik. Bu kurula tüm bilgi, birikim ve samimiyetimizle katılacağımızı ilan ettik.

Tüm sınavlar iptal edilerek öğrencilerimizin yarış içerisinden çıkması sağlanmalı, sınavsız bir eğitim sistemine geçişin hazırlıkları yapılmalıdır diye önerdik.

SONUÇ

Salgının ilk başında önerdiğimiz yol ve yöntemlerde olduğu gibi bakanlık tüm uyarı ve çözüm önerilerimize kulak tıkayarak kamuoyu nezdinde başarılı görünmek adına sonuç alınamayan adımlar atmayı tercih etti. Tüm sorumluluğu üstlenerek ortak aklı hiçe saydı. Göstermelik ve asla soruna çare olmayacak tablet dağıtımı ve yardım kampanyalarının içine girdi. Devlet, “Tüm yurttaşlarının eğitim ve sağlığından sorumludur ve tüm vatandaşlarına eşit koşullar yaratmalıdır.” uyarılarımızı görmezden geldi. Eşitsizlikler daha da içinden çıkılamaz bir bünyeye bürünerek kapanması zor yaralar açtı.

Köy okullarımızın durumu

Şube başkanlarımızın tespitleri

Çanakkale, Artvin, Hatay ve Erzincan Eğitim Sen şube başkanlarımızın ortak tespiti:

Taşımalı eğitim süreci ile köy okullarının kapatılması 90’lı yıllardan itibaren başlayan ve son 18 yılda 17 bin köy okulunun kapatılması ile hız kazanan bir hal almıştır. Köylerimizin insansızlaştırılarak boşaltılması sonucunda ülkemiz genelinde köy okullarının çok azaldığı dile getirilmiştir.

Köy okulları ve köy öğretmenleri cumhuriyet tarihimizden başlayarak kalkınma hamlelerimiz açısından çok büyük roller üstlenmişlerdir. Köy enstitüleri bu duruma önemli örnekler oluşturmuştur.

Köy okulları çocuklarımızın yaşadıkları alanda eğitim görmeleri, pozitif bilimlere yönelmeleri ve tabiat varlıklarını sahiplenmeleri açısından önemlidir.
Köy okullarının ülkemizdeki tarımsal faaliyetlerin bilimsel metotlarla yapılmasına katkısı çok büyüktür.

Köy öğretmenlerinin köylerden uzaklaşması ile köylerde kamu görevlisi olarak sadece imamların kalmış olması, dini temelli ideolojilere yönelimi artırarak, pozitif bilimlerden hızla uzaklaşılmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda da ülke kalkınması sekteye uğramıştır.

Köy okullarının kapatılması ile köylüler ilk olarak çocuklarını okutabilmek adına köylerden göç etmiş, daha sonrasında ise kent hayatının cazipliğine kapılıp köylerini boşaltmışlardır. Bu durum bir devlet politikası olarak ortaya çıkmıştır.

Köylerimizin boşaltılması sonucunda; derelerimizde HES’lerin ve barajların yapımının hızlanarak su varlıklarımız ve dere yataklarımız tahrip edilmiştir.

Yaylalarımızda ve orman alanlarımızda MADEN arama faaliyetleri orantısız bir şekilde artmış, kaçak yapılaşmalara göz yumulmuştur. Bu durum sonucunda tabiat varlıklarımız yok olması tehlikesi yaşamaktadır.

Kaçak ve kamu eli ile avcılık faaliyetleri artarak yaban hayvanlarımız, soylarının tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.

Sonuç olarak köylerimizin insansızlaştırılması yaşanmamış olsa idi, coğrafyamıza bu denli zarar verecek adımlar kolay kolay atılamazdı denilmiştir.

Köy öğretmenlerimizin tespitleri

Türkiye’nin dört bir köşesinden; İzmir-Ödemiş, Diyarbakır,Hatay, Samsun,Muğla ve Amasya’dan 7 köy öğretmeni arkadaşımız köy okullarımızın durumu hakkında konuşmuş ve durum tespiti yapmışlardır.

Köylerde lojman veya konaklama imkânları son derece sınırlı olduğundan kent merkezlerinden geliş gidiş yapılmaktadır. Hava şartlarının kötü olduğu günlerde tehlikeli yolculuklar gerçekleşmektedir.

Çocuklarımız maddi olanaklarının genel itibari ile yoksundurlar. Çoğunun evinde sağlıklı çalışma ortamları bulunmamaktadır.

Teknolojik aygıtlara ulaşımları son derece kısıtlıdır.

Temizlik malzemelerini alabilecek bütçemizin olmamasından kaynaklı okullarımızda genel itibari ile hijyen problemleri yaşanmaktadır.

Okul giderlerini karşılayacak bütçemiz olmadığından, eğitim öğretim materyallerinde yetersizlikler yaşanmaktadır.

Köy okullarımızda ataması yapılmamış öğretmen veya dört yıllık herhangi bir bölüm mezunu arkadaşımızın (ÜCRETLİ ÖĞRETMEN) görevlendirilme durumu çok sıklıkla uygulanmaktadır. Bunun sonucunda öğrencilerimiz sıklıkla öğretmen değişikliğine maruz kalmaktadırlar. Bazen yılda birkaç kez bazen de öğrenim gördükleri her yıl başka öğretmenle öğrenimlerini sürdürmek zorunda kalmaktadırlar. Bu arkadaşlarımız ise genellikle öğretmenlik tecrübesinden yoksun olduklarından veya ücretlerinin çok az olmasından kaynaklı ilk buldukları fırsatta geçimlerini idare ettirebilmek adına başka işlere yönelmektedirler. Bu durumda ise köy öğrencilerimiz kapanması imkânsız eksiklikler yaşamaktadırlar.

Bu şartlar altında bir de sınav odaklı olarak yarış içerisine sokulmaları umutlarını tamamen kaybetmelerine sebebiyet vermektedir. Bu çocukların özel okullarda okuyan, özel dersler alan, çalışma ortamları düzenli çocuklarla yarışmalarını beklemek en küçük ifade ile insafsızlıktır.
Köy öğrencileri genellikle düzenli beslenememektedirler. Gerekli besinleri alamadıklarından kaynaklı bilişsel faaliyetlerde kapasitelerini kullanmakta zorlanmaktadırlar.

Köy öğrencilerimizin kimi zaman mevsimlik tarım işçisi, kimi zaman çoban, kimi zaman çiftçi olarak çalıştırılmalarından kaynaklı eğitim öğretim faaliyetlerine düzenli ve verimli bir şekilde katılmalarının olanağı bulunmamaktadır.
Taşımalı eğitim kapsamında olan okullarımızda öğle aralarında verilen yemeklerde büyük sorunlar yaşanmaktadır. Yönetmeliklere uygun besin malzemeleri ya yeteri kadar kullanılmamakta ya da hiç bulunmamaktadır. Hijyen sorunu yaşanmaktadır. Genellikle kalite ve standarttan yoksundurlar.

Servis araçları güvenli olmaktan çok uzaktır. Öğrencilerimiz sıklıkla problemler yaşamaktadırlar. Geç kalma veya erken gelme sıkıntıları düzenli olarak yaşanmaktadır.

Taşımalı eğitim alan öğrencilerimiz ders dışı eğitim öğretim faaliyetleri ile sosyal etkinlik çalışmalarına genellikle katılamamaktadırlar.
Taşımalı ve birleştirilmiş sınıflar olarak iki farklı türde köy okullarını vardır. Birleştirilmiş sınıflarda iki veya daha fazla sınıf bir arada bir öğretmen tarafından eğitim almaktadır.

Köy okullarımızda uzaktan eğitim

Köy öğretmenlerimizin ve şube başkanlarımızın ortaklaştıkları durumların tespiti:
Uzaktan eğitim süreci içerisinde en çok mağduriyet yaşayan ve eşitsizliklere maruz kalan öğrenciler köy öğrencileridir tespitinde yapıldı.

Köylerimizin genelinde internet ulaşımı yoktur denildi. Bazı okullarımızın “uydu net” gibi kalitesi çok düşük internet ulaşım yöntemleri ile faaliyetlerine devam ettikleri vurgulandı.

Öğrencilerimizin büyük bölümü uzaktan eğitim hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Örneğin bir okulumuzda 220 öğrencilerinin olduğu, verilen tabletler ile ancak 15-20 kişinin derse katılabildiğini belirtildi.

Dağıtımı yapılan tabletlerin sayıca ihtiyacı karşılamaktan çok uzak olduğu tespiti yapıldı.

Görevi, bütün öğrencilerin eşit imkanlardan yararlanmalarını sağlayarak çocuk işçiliğini önlemek olan Milli Eğitim Bakanı’nın mevsimlik tarım işçisi çocuklarla uzaktan eğitim pozu vermesi sert bir dille eleştirildi.

Öğretmenlerin bir an önce aşı olması gerekliliği kesin olarak ifade edildi.

Özellikle sonbahar döneminde okulların yüz yüze eğitime açılmasından sonra hastalık geçiren, büyük sağlık problemleri yaşayan veya hayatını kaybeden arkadaşlarımızın olduğu vurgulandı.

İlkokul öğretmenlerinin çocuklarla iç içe faaliyetlerde bulunmasından dolayı sıkıntıların oluştuğunu söyledi.

Öğrencilerin okul servis araçlarında, öğretmenlerin ise okul ulaşım araçlarında yakın mesafelerde yolculuk yaptığı, öğretmen odalarında yan yana durdukları ve bu durumların tehlike arz ettiği söylendi.

Öğrencilerin çoğu zaman maske ve mesafe kurallarına dikkat etmedikleri belirtildi.

Köylerimizde fiziksel hareketliliğin yoğunluğunun sürekli olarak bir sağlık problemi oluşturduğun belirtilerek bugün bile karantina altında olan onlarca köy bulunmaktadır ifadelerini kullanıldı.

Okullarda hijyen malzemelerinin ve maske dağıtımlarının merkezi düzeyde yapılmadığı bazı okullarda öğretmenlerden maddi destek talep edildiği ortaya çıktı. Hijyen malzemelerinin tedarikinin illere göre farklılıklar gösterdiği sonucuna varıldı.

Yüz yüze eğitim denemelerinin başarısızlıkla ve sonuçlandığını çocukların düzenli bir şekilde uzaktan eğitim de alamamasının da eşitsizlikleri derinleştirdiği tespiti yapıldı.

İktidarın bir an önce Eğitim ve Bilim Emekçilerinin, TTB’nin ve bağımsız bilim insanlarının uyarılarını dikkate alarak gerekli önlemleri alması gerektiği vurgulanarak bir an önce korkusuzca öğrencilerine kavuşmak istediklerini dile getirdiler." diye konuştu.