Pir Sultan Abd Kültür Derneği Amasya Temsilcisi Mehmet Menekşe yaptığı açıklamada şunları söyledi; Sivas Katliamı’nın üzerinden 23 yıl geçti. O dönem doğanlarımız dahi bugün yetişkin bireyler du. Bir koca zaman... Acılarımız hakikat ve adet arayışımızsa ha taze. Ha yanıyor Madımak Oteli. Ve dostlarımızın ‘yardım edin’ çığlıkları kulaklarımızda çınlıyor ha.

Bir önceki anmadan bugüne ne çok şey değişti farkında mısınız? Türkiye, insan hak ve özgürlüklerinin yok edildiği; kişilerin hürriyetinden yokn bırakıldığı; savaşın ve ölümlerin arkasının hiç kesilmediği, kesilmesinin istenmediği katliamcı devlet geleneğinin devam ettiği; hukukun birkaç kişinin çıkarlarını korumaktan başka bir fonksiyonunun kmadığı; fiili arak bir başka dünya tasavvurunun inşa edildiği, kötüye giden bir dönemi yaşamaktayız. Yasama, yürütme, yargının bir

Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelere mülteci kampları kurulması, Alevi köylerinde kullanılmayan boş evlerin saptanarak ilgili mülki amirliğe bildirilmesi, Alevi bölgelerinin demografik yapısının değiştirilmesi, Alevi tehciri anlamını taşır. AFAD kamplarında meydana gelen cinsel sdırılar, insan ve organ kaçakçılığı, mülteci kamplarının cihatçılar tarafından karargah arak kullanılması, Alevi yoğunluklu bölgelere kurulacak kampların amacı konunda leri kuşkuya düşürmektedir. Uygulanan bu pitikanın ülkenin bir bütün arak Alevi leştirilmesi projesinden başka bir anlamı yoktur.

Geçtiği son bir yılda yıkımın ve savaşın en acısını yaşadık, yaşıyoruz da ha. En güzel insanlarımızı uğurladık tıpkı Sivas’ta 33 yürek ağrımızı uğurladığımız gibi. Ortadoğu’da Humus, Lazkiye, Tartus kanıyor ha. Ve ne yazık ki Aleviler kırılırken, bir kavim gözleri in önünde yok edilirken BM dahil hiçbir kurumun bu çakça sdırılara karşı duruşunu göremiyoruz. Kürt bölgesinde Sur, Silopi, Cizre, Nusaybin de ha Madımak’ın dumanı tütüyor. Kadim şehirler, yaratılan kültür varlıkları yerle bir ediliyor. Kürt hkının çektiği acılar, insanların yerinden yurdundan sürgünü demek an acele kamulaştırmarla devam ediyor. Sokağa çıkma yasakları ise kanunz bir şekilde “il özel idaresi kanunu”na göre devam ettirilmek istenmekte. Anayasa her anda askıya ınmış ve diktatörlük inşa edilmiş durumdadır.

Birlikte yaşamanın teminatı arak laiklik aşındığı oranda eğitim Ensar gibi ci vakıflara peşkeş çekilmiştir. Din derslerinde saatlerin artırılması, AİHM kararlarına rağmen tipleştirme girişimi arak müfredata Sünnilik eksenli yeni derslerin eklenmesi bu dersleri mak istemeyenler için ciddi bir sorun ve tahakküm aracı ha. Ayyuka çıkan çocukların istismarına dair kelimesini duymadığımız Diyanet’in birden fazla bakanlığa denk düşen bütçesi, aile imamlığı dahil hayatımızın her anına müdahesi her anda ayrımcılığı artırdığı gibi, çıkarılan fetvar en üst perdeden “anne mayan kadın yarım kadındır” gibi söylemler, iktidarın kadın düşmanlığını da bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın cinayetlerini besleyen ana damar tam da burasıdır.

Sivas Katliamı’nın henüz hesabı verilememiş masına rağmen, katiller elini kunu slaya slaya daşıyor, yurtdışına çıkıyor, evleniyor, ehliyet ıyor ve yasar çerçevesinde eceliyle ölümüne hak tanınıyor; avukatları ise üst kademelerde yönetici, vekil, bakan uyor. Sivas davası zaman aşımından düştüğünde “milleti e hayırlı n” denebiliyorken, aynı söylemi utanmadan, hiç sıkılmadan üretenlerin dillendirdiği  “ tarihi de hiç insanları diri diri yakmadık” söyleminin ardında bir sır değil; o kanlı zim, o kanlı Sivas. Çünkü, iktidar edene göre ha orada “bir öfkeli, şuurz kabık” var. Oteldeki insanlar nasılsa, “kendi kendilerini öldürmüşlerdir.” Böyle diyor iktidar ve onun adet bakanı! Sivas ha yanıyor kardeşler! Çünkü katili ve katledileni aynı yerde anıyor, anmamızı istiyor devlet “Bilim ve Kültür Merkezi” dediği o yerde. Madımak Oteli’nin Utanç Müzesi masını ise hiç düşünmedi ki zaten!

Sivas Katliamı’nda yitirdikleri in anılarına sahip çıkmak için, Sivas Katliamı hakikatiyle bir yüzleşme gerçekleşene kadar Sivas’ta, Madımak Oteli önünde dostlarımızın yanında maya devam edeceğiz.

Bütün demokratik kurumları, yaşama hakkına saygı duyan, bütün katliamların hesabı soruln, hiçbir katliamın sorumlu/sorumluları yargılanmadan bu defter kapanmasın diyen dostlarımız; sokaklar ve meydanlar katliamcı çetelerin değil, hak mücadelesi veren onurlu yurttaşlarındır. Gelin 2 Temmuz’da Gezi ruhuyla anlarda ım.

Sivas katliamı toplumun vicdanında bir yaradır, Gelin bu 2 Temmuz’da Sivas’ta ım. Bir ım, Birlik ım, Güç ım!