Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinden gelen deprem haberi ile hepimiz bir kez daha yıkıldık. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına göre 6 Şubat sabahı Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de  7,4 ve saat 13,24’ te 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremin şiddeti ile Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerimiz büyük bir yıkıma uğradı.

Amasya Eğitim Sen Şubesi, KESK ve temsilcilikleri olarak hemen harekete geçtik. Öncelikli acil ihtiyaçları karşılamak üzere bir büyük tır dolusu malzemeyi siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları öncülüğünde Gaziantep İslâhiye’ye 7 Şubat akşamı uğurladık.  8 Şubat tarihinde almış olduğumuz karar doğrultusunda yolculuk hazırlıklarımızı yaptık. 14 Amasya Eğitim Sen ve temsilcilikleri ile 1 SES üyesi arkadaşımız, 2 de gönüllü şoförümüzle birlikte bir pikap dolusu yardım malzemesi hazırladık. Depremin yıkıcı etkisinin en yoğun yaşandığı Hatay bölgesine 9 Şubat tarihinde hareket ettik. Yaklaşık 4 gün çadırlarda kalarak köylere ekipler halinde yardım toplama noktalarından yüklediğimiz gıda ve ihtiyaç malzemelerini önceden tespit ettiğimiz ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.

 

Bulunduğumuz bölgedeki izlenimlerimiz şu şekildedir.

 

KESK olarak ilk elden ve hızlı ulaştığımız şehirlerin başında Adana gelmektedir. Hatay, İskenderun, Samandağ, Kırıkhan gibi yerlere ulaşımda yaşanan sıkıntılar da Adana Kriz Masamız üzerinden çözülmeye çalışılmaktadır. Adana’da sağlık hizmetleri yürütülmektedir ancak bir kaos hali hakimdir. Depremden etkilenen diğer illerden Adana’ya sürekli sevkler yapılmaktadır. Dolaysıyla sağlık emekçileri tükenmeye başlamış durumdadır. Sağlık hizmetleri şimdiye kadar mevcut sağlıkçılar eliyle sürdürülmüştür ancak artık özellikle hemşire görevlendirmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca malzeme sıkıntısı da başlamıştır.

  Hatay’da binaların yüzde sekseni enkaz ve ağır hasarlı durumdadır. Adeta yıkılmayan binalar parmakla sayılacak durumda kalmıştır. Son günlerde buralara çok sayıda yardım malzemesi ve kurtarma ekipleri gelse de alanın ve yıkımın büyüklüğü karşısında oldukça yetersiz kalmaktadır. Yıkıntılar içinde hala on binlerce insan olduğu söylenmektedir.

Neredeyse her üyemizin bir yakını, komşusu, tanıdığı yaşamını yitirmiş durumdadır. Buna rağmen her bir KESK’li aynı zamanda deprem yardım görevlisi olarak zor koşullarda çalışmalarda yer almaktadır. İhtiyaç ve talepler imkânlarımız ölçüsünde karşılanmaya çalışılmaktadır. Diğer bölgeler gibi buralarda devlet kurumlarından ziyade özellikle son birkaç güne kadar çalışmaların neredeyse tamamı gönüllüler ve özellikle de yerel yönetimler üzerinden gerçekleştirilmiştir. İktidarın bölgeye geç müdahalesi, müdahalede yetersiz kalması ciddi bir tepkiye ve öfkeye yol açmış durumdadır.

Enkaz altında kalan yakınlarının kurtulabileceği umuduyla oradan ayrılmak istemeyenler AFAD’ın gösterdiği yerlerde kurulmak üzere verilen çadırları almak istememektedirler.

 İSKENDERUN

İskenderun en çok hasar yaşanan, can kaybı olan, liman yangını nedeniyle şehrin ayrıca kirli hava ile kaplandığı bir yerdir.

 İlçede sadece bağlı sendikamız EĞİTİM SEN üyesi 10 kişi yaşamını yitirmiştir. Çok sayıda üyemiz ve yakınından haber alınamamaktadır. Diğer işkollarımızdan ve tüm deprem bölgesindeki kayıplarımız daha sonra paylaşılacaktır.

İlçe özellikle ilk üç gün tamamıyla kaderine terk edilmiş, ilk gelenler deprem gönüllüleri olmuştur.

Binalardan çıkabilenler yağmur ve soğuk hava koşulları nedeniyle ilk günlerde ayrıca ciddi sıkıntılar yaşamış, cem evi ve okul bahçelerinde biraraya gelerek korunmaya çalışmışlardır.

Şehre günlerce elektrik verilmemiştir.

Birçok deprem bölgesinde yaşanmakla birlikte özellikle Hatay ve ilçelerinde telefon operatörlerinden kaynaklı olarak ilk günler ciddi haberleşme sorunları yaşanmıştır.

 SAMANDAĞ

Şehirde çok büyük hasarlar ve can kayıpları vardır.

AFAD günlerce bu ilçeye uğramamış, geldiğinde tek bir uzmanla gelmiş, görevlendirilenler de sabah geri gitmiştir. Halk kendi olanakları ve sivil dayanışma ağlarıyla arama kurtarma çalışmaları yürütmüş, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmıştır.

112 üzerinden geniş bir alanda acil hastalar karşılanmaktadır. Sağlık çalışanı sayısı şimdilik yeterli olsa da tıbbi malzemeler bitmek üzeredir. Ciddi bir beslenme, barınma, ısınma problemi mevcuttur.

KIRIKHAN

KESK Kriz masası 7 Şubat günü Hatay Kırıkhan'a ulaştımıştır ve o günden bu yana çalışmalar yürütülmektedir. Depremin ikinci gününde ciddi bir karmaşa söz konusuydu. Alana ilk olarak ulaşan TTK Zonguldak ekibi enkaz kaldırma çalışmalarına başlamıştı. Sendikamız ESM yönetici ve üyelerinin de aralarında olduğu 32 kişilik gönüllü ekip arama kurtarma çalışmalarına dahil oldu. Evleri yıkılan halk henüz dışarıdaydı; çadır yemek, su gibi ihtiyaçların tedarikindeki sorunlar üçüncü gün itibariyle giderildi. Kırıkhan’da da halk kendi imkânlarıyla barınmaya, dayanışma ağları üzerinden ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştı.

Kırıkhan'da yardımların dağıtımında sistematik sıkıntılar yaşanmakta, ihtiyaç fazlası su, ekmek ve giyecek gibi malzemelerin koordinasyon eksikliği nedeniyle başka illere gönderileceği yere yol kenarlarına atılmıştır.

Hijyen ve sanitasyon eksikliği hala devam etmektedir. Özellikle tuvalet büyük bir sıkıntıdır. Halkın çadır alanına yakın bir yerde kendi imkânlarıyla yaptığı tuvaletler hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Duş almak, el yüz yıkamak vs kış soğuğu da düşünüldüğünde problemi büyüten bir faktördür. Son günlerde özellikle enkaz alanında dolaşan fareler bir uyarı işareti olmalıdır.

TTK, Eti Maden ve diğer gönüllü gelenler de depremzedelerle yan yana çadırlarda aynı koşullarda kalmaktadırlar. Enkaz kaldırma çalışmalarının uzun sürecek olması düşünüldüğünde temel ihtiyaçların giderilmesindeki zorluklar yıpratıcı olabilecektir. Gönüllü gelen ekiplerin bu zorluklara rağmen oldukça özverili bir çaba ortaya koyduğunu söylemek gerek. AFAD, Kızılay gibi kamu kurumlarının alandaki zaaflarını, yetersizliklerini kapatma görevi de gönüllü ekiplere kalmış vaziyettedir. Bu süreçte hem enkaz başında yakınlarının canlı çıkmasını hem de cenazelerinin çıkarılmasını bekleyen bölge halkı da zaman zaman gönüllü çalışanlara karşı saldırganlaşabiliyorlar. Bölgeye gidecek ekiplerin bu tarz durumlarda ne yapacağını iyi süzmesi ve karşı tarafla empati kurarak hareket etmesi yerinde olacaktır.

Kırıkhan'da enkaz alanında farklı boyut ve tiplerde 13 adet iş makinesi bulunurken, aynı sırada Antakya'da pek çok yerde iş makinesi sıkıntısının olması da koordinasyonundaki eksikliği gösteren bir durum olarak not edilmelidir.

 

Biliyoruz ki her doğal afet yıkım acı ve kayıplar demekti. Fakat bu defa biraz daha farklı ve büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldığımız bir durum söz konusu. Eğer bugün kamu hizmetleri çökme noktasına gelmişse ve müteahhitler bu kadar pervasızca ve kontrolsüzce binalar dikmiş, bu binalar on binlerce insanımıza mezar olmuşsa herkesten önce bu sistemi kuranlar ve nemalananlar hesap vermelidir. Bilim insanlarının bölgeye yönelik yıllardır dile getirdikleri deprem tespitlerine rağmen deprem gerçeğini görmezden gelen kent planlaması, imar ve yapı denetim çalışmaları yaşadığımız büyük felakete adeta davetiye çıkarmıştır. Hatay-Gaziantep ve Kahramanmaraş başta olmak üzere 300 bine yakın binaya yapı kayıt belgesi verilmesi, fen ve yapı tekniğiyle ilgili zorunlu statik projeleri ve zemin etütleri gibi zorunlu teknik incelemelerin göz ardı edilmesi, sonuçların bu kadar ağır olmasını doğurmuştur.

Bilim insanlarının bölgeye yönelik yıllardır dile getirdikleri deprem tespitlerine rağmen deprem gerçeğini görmezden gelen kent planlaması, imar ve yapı denetim çalışmaları yaşadığımız büyük felakete adeta davetiye çıkarmıştır. Bu anlamda deprem nedeniyle yaşadığımız bu acılar takdiri ilahi değil takdiri siyasidir.

İktidarın kadrolaşma politikasının ve liyakatsizliğin 85 milyonun canının emanet edildiği Afatta’ da yaşanmasının ağır sonuçlarını bugün canımızla, yıkılan binalarımızla, haritadan silinen şehirlerimizle ödüyoruz.

Şehirlerini terk etme zorunda kalan insanlar ve bu şehirlerin yeniden kurulmasında yine ilkel yöntemlerin uygulama arzusu bu konudan hiçbir ders çıkarılmadığını göstermektedir. Sürekli deprem olan bir bölgenin hemen yeniden yapılaşmaya açılması tekrar aynı acıların yaşanılmasına davetiye çıkarmaktadır.

Yaşadığımız bölgenin de deprem bölgesi olduğunu ve bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması noktasında ilgili kurum kuruluşlardan alacağımız raporlara göre olası afet hazırlık çalışmaları yürüteceğimizi bildirmek isteriz.

Oluşabilecek herhangi bir afet durumunda şehrin belli bölgelerine konteyner yaşam alanlarının oluşturulması ve bu yaşam alanlarının ısı elektrik ve su sistemlerinin merkezi sistemden bağımsız oluşturulması ve bu alanlarının doğal afet eğitim alanı olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Belediyelerin mahallelerden sorumlu arama kurtarma ekipleri oluşturması bu ekiplerin veya vatandaşların faydalanabileceği afet yardım malzemelerinin bağımsız ve kolay ulaşılabilir alanlarda depolanmasının herhangi bir doğal afette faydalı ve işlevli olacağını ve bu malzeme listelerinin ise  Profesyoneller tarafından belirlenmesi gerekmektedir.

Yapı stoklarının acilen bağımsız TMMOB vb kuruluşlar tarafından denetlenmesini eksiği olan yapıların belirtilen en kısa sürede eksiklerin giderilmesini, eksikliklerini gidermeyen cezai yaptırımlar uygulanması gerekmektedir.

Amasya tüm kamu kurum ve kuruluşlarında yer alan zorunlu projeler dışındaki tüm projelerin iptal edilerek  afet hazırlık çalışmaları öncelikli olarak başlatılması çağrısında bulunuyoruz.

Bundan sonra yapılacak barınma alanları konusunda; barınmanın bir insan hakkı olduğu gerçeğini unutmayarak, asla rant alanlarına dönüştürülmemesi, herkese güvenli barınma hakkının en uygun şartlarda sağlanması gerektiğini savunuyoruz.

Yapılan tüm çalışmaların kamuoyuna duyurulmasını faydalı etkili olacağını düşünüyoruz.