Amasya'da yaşayan öğretmen Nuran Zehra Kıymet, 30 Aralık 2022’de 7 yaşındaki kızı Melis Kıymet'i ateş, öksürük, mide bulantısı şikayeti ile Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şehit Jandarma Uzman Çavuş Kadir Çakı Semt Polikliniğine götürdü. Yedi yaşındaki Melis, serum verildikten sonra fenalaşarak vefat etti.

  Amasya Cumhuriyet Savcılığı soruşturulacak kişiler devlet memuru olduğu için Sağlık Bakanlığı'ndan soruşturma izni istedi. Sağlık Bakanlığı Mesleki Sorumluluk Kurulu poliklinik çalışanlarının ifadesini aldı, kamera kayıtlarını inceledi, yapılan müdahale ve tedaviyi değerlendirdi. Melis'in ölümünden 10 ay sonra 21 Ekim'de kararını açıklayan kurul, oy birliği ile sağlık personeli hakkında soruşturma izni vermedi. Karar 4 Kasım'da anne Nuran Zehra Kıymet’e tebliğ edildi.

 Anne Nuran Zehra Kıymet de avukat Ali Anaklı aracılığıyla 13 Kasım'da Ankara Bölge İdare Mahkemesine başvurarak karara itiraz etti. Amasya Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma izni verilmemesine itiraz etti. Avukat Ali Anaklı, itiraz dilekçesinde Sağlık Bakanlığı raporunda ve personelin ifadelerinde ciddi çelişkilerin bulunduğuna dikkat çekti.

  Melis Kıymet’in saat 09.32’de canlandırma odasına alındığını, kamera kayıtlarına göre saat 10.40'da defibrilatörün (şok cihazı) ambulanstan indirilerek getirildiğini belirten Anaklı itiraz dilekçesinde, "Defibrilatörün geç getirilmesi kalp ritminin normal ritme dönmesinin önünde büyük engel teşkil etmektedir ve hayati önem taşımaktadır. Bunun yanında sadece defibrilatör değil, birçok malzemenin dışarıdan bir ambulans yolu ile getirildiği kamera kayıtlarında izlenmektedir" dedi.

  Avukat Anaklı, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulunun raporunda sağlık çalışanlarının defibrilatörü hiç kullanmadıklarını belirtmelerine rağmen Melis Kıymet’in otopsi raporunda defibrilatör kullanıldığına dair izlerin tespit edildiğini vurguladı. Anaklı, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu müfettişinin entübasyon sırasında gecikme yaşandığını belirtmesine rağmen bu gecikmenin sonucu değiştirmeyeceğini ifade etmesinin çelişki olduğunu vurguladı.

  Avukat Anaklı, "Sağlık Bakanlığı soruşturmaya izin verilmemesi konusunda net bir şey ortaya koymuyor. Melis Kıymet’in tedavi edilirken hayatını kaybettiği hastane tam teşekküllü bir hastane değil. Tıbbi açıdan diğer hastaneden uzman hekimler geç çağrılmış ve bundan dolayı bir gecikme yaşanmış. İdare mahkemesinin kararına göre yolumuzu çizeceğiz" dedi.

  Anne Nuran Zehra Kıymet, çocuğunu kaybetmiş bir anne olarak kafasında cevaplanmayan birçok soru olduğunu, hayatının işkence dönüştüğünü belirtti. Anne Kıymet, "Sağlık Bakanlığının müfettişi sağlık yönetimi okumuş, biri değil.

   Ben bütün idari ve adli soruşturmanın sil baştan yapılmasını istiyorum. Özellikle çocuk immünolojisi, çocuk alerjisi ve yoğun bakımcı gibi bu işin içinde olan bir müfettiş tarafından yeniden soruşturulmasını talep ediyorum. Sağlık Bakanlığının kendi hazırladığı rapor çelişkilerle dolu. Bu çelişkilerin ortadan kalkması lazım. Yavrusunu kaybetmiş bir anne olarak ben bu çelişkilerin cevabını kendime veremiyorum. Ben her gün ölüyorum. Her şeyin sil baştan yeniden incelenmesini istiyorum” diye konuştu. 'KİMLER, NEYİ VE KİMLERİ KORUYOR? Tek çocuğunun ölümü ile ilgili doğrudan kimseyi suçlamadığını ancak soruşturmaya izin verilmemesinin kabul edilir olmadığını dile getiren anne Kıymet, "Sağlık kuruluşunun yetersiz olması, müdahale için gerekli tıbbi malzemelerin zamanında temin edilememesi, müdahalede geç kalınması, otopsi ile tedavinin bazı noktalarının uyuşmaması gibi nedenlerden dolayı evladını kaybetmiş bir anne olarak aklımdaki soru ve şüphelere yanıt arıyorum. Soruşturma izni verilmemesini kabul etmiyorum.

  Kimler, neyi ve kimleri koruyor diye düşünüyorum. Sağlıklı bir soruşturma yapılmasını ve varsa sorumluların hesap vermesini istiyorum" dedi.

  "Sağlık çalışanlarının verdiği ifadelere göre adrenalin dozunda farklılıklar var ve soruşturmada entübede gecikme yaşandığı kanaatine varılmış fakat ölüme sebebiyet vermeyeceği hükmü verilmiş. Tüm sağlık çalışanları ifadelerinde Melis’in defibrilatör gerektirecek bir kalp ritmi olmadığını, asla kullanmadıklarını dile getirmişler.

  Otopsi raporunda ise 'defibliratörün kasık üzerine bantlandığı gözlenmiş' ifadesi yer alıyor. Teftiş kurulu hastanede defibliratör olmadığını tespit etmiş. Kızım Melis canlandırma odasındayken, kamera kayıtlarında da görüleceği üzere birçok malzemenin ambulanstan sonradan getirildiğini gördüm. Burası semt polikliniği ve tam teşekküllü bir hastane değil. Melis’i tedavi ederken dışarıdan bir sürü malzeme, ilaç getirildi. Bir yıl önce öğretmen anne baba olarak çocuğumuzla mutlu bir hayatımız vardı.

  Bu büyük felaketin ardından tek başıma, çökmüş bir vaziyette, yapayalnız ve çaresiz yaşıyorum. Sesimi duyun. Ben tek çocuğunu yitirmiş bir anne olarak bir yıldır içimi yiyen çelişkili ifadeler ve açıklaması olmayan sonuçların Adalet ve Sağlık Bakanlığı tarafından göz önünde bulundurulmasını ve soruşturma izni verilmesini istiyorum."

Kaynak Mehmet MENEKŞE