Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Amasya İl Müdürü Ahmet Kurt Amasya gençlerine hitaben; 'Yaşlılarımızın kıymetini bilelim ve onları korumak için elimizden geleni yapalım' dedi.

Kurt açıklamasına şöyle devam etti; Hayat, mevsimler gibidir. Baharı, yazı, sonbaharı, kışı vardır. Hayatın her dönemi, ayrı özelliklere ve güzelliklere sahiptir. İnsanı kemâle ulaştıran, olgun bir insan olmanın huzurunu yaşatan en kıymetli dönem ise yaşlılıktır. Yaşlılık, bedenin yorulduğu ancak ruhun tecrübeyle yoğrulduğu bir bilgelik dönemidir.

Milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü yarınlara taşıyan, geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli köprülerimizdir. Onlar, yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağıdır. Ağarmış saçları, bükülmüş belleri toplumumuz için birer rahmet ve mağfiret vesilesidir.

İnsanoğlu, ailesi ve çevresiyle sürekli irtibat hâlinde olmak, beşerî ilişkilerini sürdürmek ister. Yaşlılık döneminde bu ihtiyaç ve bağlılık daha da artar. Yaşlıları hayatın coşkusundan uzaklaştırmak, toplumdan dışlamak onları mutsuzluğa ve yalnızlığa sürükler. Halbuki saygı gören, hali hatırı sorulan, fikrine danışılan bir yaşlı, kendisini huzurlu ve güvende hisseder. Yalnızlığın ve terk edilmişliğin sebep olacağı sıkıntı ve bunalımlardan kurtulur.

Anne babamıza göstereceğimiz şefkat ve merhamet, onların huzurlu bir yuvaya en çok ihtiyaç duyduğu ihtiyarlık çağında ayrı bir önem taşır. Ömürlerinin bu en hassas döneminde onların yanı başında olmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hayır dualarını almak bize Allah’ın rızasını kazandıracak en önemli vesilelerdendir. Bir evladın, yaşlı anne babasını kimsesiz ve sahipsiz bırakması ise büyük bir vefasızlıktır.

Her yaşlıda kendi hayat serüvenimizi görmek, akıl sahibi olmanın bir gereğidir. Bugünün ihtiyarları dünün gençleri olduğu gibi, bugünün gençleri de yarının ihtiyarları olacaktır.

O halde, küçükken bizi hayata hazırlayan yaşlılarımıza biz de bugün ihtimam gösterelim. Hayatlarını kolaylaştırmak ve tecrübelerinden faydalanmak için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirelim. Unutmayalım ki, yaşlılarımıza hürmet, ömrümüze bereket katacaktır.

"50 YAŞ ÜZERİ HERKESİ ÖLDÜRÜN”

Padişah Emridir. Tüm diyardaki 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir. Gençlerden biri, babasını samanlıkların altına özel yaptırdıkları sığınağa saklar. Diyardaki tüm 50 Yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir. Padişah uyanıktır. Bakar ki bir direniş olmamıştır, hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur.

Aradan bir süre geçtikten sonra, padişah "kırk ile elli yaş arasındakileri deniz kenarına toplayın" der, toplarlar. Padişah; "size üç gün süre. Üç gün sonra geleceğim bana kumdan tespih yapacaksınız eğer beceremezseniz hepinizin başı kesilecek" der. Bir gün geçer kumdan tespih yapmak ne mümkün. İkinci gün geçer hiç bir şey yapılamaz. Üçüncü günün akşamı babasını sakladığını bile ölüm korkusundan unutan genç adam, koşar babasının yanına durumu anlatır... Baba oğluna dinler ve mevcut durumdan çıkış yolunu söyler. Süre bitmiştir. Deniz kenarına toplanırlar Ortada tespihten eser yoktur. Cellatlar hazırdır. Ahali korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının infaz kaygısı içinde. Padişah alana infaz emri için gelir. "Verilen süre doldu görevi yerine getiremediniz" der ve tam cellatlara infaza başlayın diyecekken; Babasını gizleyen adam, padişaha tüm ahalinin duyacağı ses tonuyla seslenir; "Padişahım biz bu görevi yerine getirirdik, lâkin bir sorun niye getirmedik" der.

Padişah; olmayacak bir şeyin cevabı da olamayacağını bildiği için, alaycı bir edayla "söyleyin bakalım neden yerine getiremediniz" der.  Genç adam cevap verir. "Hünkârım biz çok düşündük kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Lakin bunun İmamesi nasıl olacak? Padişahımız ya beğenmezse. Siz bu konuda tüm diyarın en iyisisiniz İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize. Siz İmameyi yapın biz de taşları etrafına hemen diziverelim" der. Padişah çok zor durumda kalmıştır.  İnfaz emrini veremez mecburen "Tamam sizleri afettim" demek zorunda kalır. Döner kurmaylarına; "Hani hepsini öldürmüştünüz bunların? Saklanan tecrübeli birini gözden kaçırmışsınız!" der.

Covid-19 salgınına yönelik Avrupa ülkelerinin bir kısmı virüse karşı gerekli tedbirleri almaması ve salgının kontrol edilemez boyutlara gelmesi nedeniyle yaşlılarını ölüme terk etmeye başladı.  Sözde medeni olarak kabul edilen Avrupa, yaşlı vatandaşlarını huzurevlerinde ölüme terk ederken bizler ise Bakanlığımıza bağlı huzurevlerinde kalan yaşlılarımızı baş tacı ettik. Personelimizi 14 günlük vardiya sistemi ile çalıştırarak yaşlılarımızı hiç riske atmamaya çalıştık. Personele her vardiya başlangıcında test yaptırarak gerekli önlemleri aldık. Huzurevlerimizi Covid-19 riskine karşı dışa yönelik kapattık ve yaşlılarımıza tüm sağlık hizmetlerini yerinde vermeye çalıştık.

Yaşamımızı alt üst eden ve yaşlılarımızı hedef alan bu virüsten yaşlılarımızı korumak bizlerin en asli görevidir. Çünkü geçmişini bilmeyen bir toplum geleceğini yönetemez. Yaşlılarımız kırmayalım, incitmeyelim. Bizler evlerimizde kalacağız ki yaşlılarımızda bizimle kalsın…