Emek Partisi (EMEP) Amasya İl Başkanı Cumhur Koca, Amasya’da çalışan tüm işçi ve emekçileri insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için işyerlerinde kendi birliklerini kurarak harekete geçmeli ve mücadele etmeliyiz. Asgari ücret vergiden muaf tutulmalı dedi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısı öncesi yazılı açıklama yapan Cumhur Koca, Amasya’da binlerin açlık sınırının altında ücrete mahkum edildiğini, binlerce insanın işsiz olduğunu, binlerce kişinin de kayıt dışı ve güvencesiz çalışmak zorunda olduğunu söyledi.

Asgari ücretin, açlık ve sefalet ücreti olmaktan çıkarılarak insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi gerektiğini ifade eden Koca, “Bunun için öncelikle asgari ücretin belirlenmesinde işçiler söz sahibi olmalıdır. Çoğunluğunu patronlar ve sermayeye hizmette sınır tanımayan hükümet temsilcilerinin oluşturduğu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun, yoksul emekçilerin halinden anlaması beklenemez”

"Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı"
Asgari ücretin vergiden muaf tutulmasını isteyen Koca, şunları ifade etti: “Türkiye’de tüm vergi gelirlerinin dörtte üçü işçi ve emekçilerden toplanmaktadır. Brüt asgari ücretin yüzde 33,4’ü (983 TL) dolaylı-dolaysız vergiler ile kesintilere gidiyor. Yani asgari ücretli bir işçi 365 günün 122 günü vergi ve kesintiler için çalışmaktadır. Bütçenin kaymağını yiyenler, hazineyi hortumlayanlar, teşviklere doymayanlar neredeyse vergi vermemektedir. Vergide adalet sağlanmalı; asgari ücretten vergi kesintilerine son verilmeli, tüm dolaylı vergiler kaldırılmalı, özel ve tüzel kişilerden artan oranlı gelir, miras ve servet vergisi alınmalıdır.”

"Salgın kayıpları dikkate alınmalı"
Sermaye ve hükümetin işçi ve emekçilerin haklarını ve ücretlerini ‘en asgaride’ tutmak için el ele çalıştığına dikkat çeken Koca, “Patronlar kârlarından zarar etmesin diye işçiler ölümüne çalışmaya zorlanmaktadır. Pandemi koşulları işçilerin temel haklarını gasp etmenin fırsatına çevrilmiştir. Salgında ücretsiz izne çıkarılanlar 1168 TL gibi asgari ücretin yarısı düzeyinde bir gelirle yaşamaya mahkum edilmiştir. Kısa çalışma, patronların itiraz eden işçiyi cezalandırma aracına dönerken, esnek çalışma uygulamaları ile işçilerin birçok kazanılmış hakkı fiilen gasp edilmiştir. İşçiler, Türkiye’nin pek çok ilinde ‘Çalışırken ölmek istemiyoruz’ diye haykırırken, iktidar bu taleplere kulak tıkamaktadır” dedi. Ultra lüks yaşamlara sahip olanların ise pandemiyi gerekçe gösterip “Batarız, işsizlik yükselir, kayıt dışı artar” gibi tehditlerle asgari ücreti düşük tutmak istediğini vurgulayan Koca, 2021 asgari ücretinin, salgının yol açtığı gelir kaybı ve sağlık, eğitim, gıda, barınma, faturalarda artan giderler dikkate alınarak hesaplanmasını istedi.

"Gücümüz Birliğimizdir!"
Cumhurbaşkanının ‘Gerekirse acı ilacı içeceğiz’ diyerek yaptığı ‘fedakarlık’ çağrısının gölgesinde, 4 Aralık’ta yapılan ilk toplantıda patron sendikası TİSK’in, kriz ve salgını göstererek tehditlerine başladığını ifade eden Koca, “Elbette yoksul emekçilerin eve ekmek götürebilme isteğine ‘Abartıyorsun’ yanıtı verenlerin insafa gelmesini beklemeyeceğiz. Az çok insanca yaşanabilir bir ücret bile ancak işçi ve emekçilerin mücadelesiyle söz konusu olabilir” dedi.

Koca, Amasya’da yaşayan tüm işçi ve emekçilere şu çağrıyı yaptı: “Asgari ücretin sefalet ücreti olmasını engellemenin, vergide adaletin, iş cinayetlerini durdurmanın, pandemide ölümle burun buruna çalışmaya zorlanmamanın, işten atmalar ve ücretsiz izinlerin yasaklanmasının tek yolu vardır; bir araya gelmek ve mücadele etmek! İşçi ve emekçiler, sendikalarını asgari ücret konusunda etkin mücadeleye çağırmalı, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları için işyerlerinde kendi birliklerini kurmalı, harekete geçmelidir.”

Küçük kentin büyük yoksulluğu
Emek Partisi Amasya İl Başkanı Koca, Amasya’nın küçük bir il olduğunu, çok büyük fabrikaların olmadığını, ancak çalışır durumdaki fabrikalarda işçilerin yarısının ücretsiz izne çıkarıldığını, diğer yarısının da tam kapasiteyle çalışır gibi çalıştırıldığını, yoğun iş yükü ile işçilerin karşı karşıya bırakıldığını belirtti ve şu verileri paylaştı: “Türk-İş geçen ay 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını 8 bin 85 TL, ‘açlık sınırını’ 2 bin 516 TL olarak açıkladı. Şu anki asgari ücret açlık sınırının bile altında. Amasya’da sadece gıda ve barınma için ayda en az 4 bin TL gerekli. Yani Amasya’da bırakalım geçinmeyi aç ve açıkta kalmamak için eve en az iki asgari ücret girmesi gerekiyor. Son bir yıl içerisinde konut giderleri, akaryakıt, elektrik, doğal gaz, ulaşım, temel gıda ürünleri ve sağlık giderleri %25-40 arasında zamlandı. Amasya’da 15-25 yaş arası binlerce genç, ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Genç nüfusun dörtte biri işsiz. Kadınlarda ise işsizlik oranı daha fazla. Araştırmalar kadınların asgari ücrete bile erişemediklerini ortaya koyuyor. Kadınların neredeyse yarısı asgari ücret ve daha düşük ücretlerle çalışıyor. Sosyal yardıma başvuran aile sayısı her geçen gün artıyor. İşsizlik pandemi ile zirveye çıkmış durumda. Krizi fırsata çeviren sermayedarlar işçileri ücretsiz izne çıkarıyor. Devlet de her işçi için 1200 TL ödeme yapıyor. Nereden karşılanıyor bu ücretler? Elbette ki yine işçinin hakkı olan işsizlik fonundan karşılanıyor. Yani patron karına kar katıyor, işçiler, emekçiler daha da yoksullaşıyor.  Bu gidişata son vermenin tek yolu bütün işçilerin, emekçilerin birleşik mücadele vermesinden geçiyor. İşçilerin birlikte mücadele etmeleri için sendikalarını zorlamaları, bu gerçekleşmiyorsa kendi aralarında birlikteliği sağlamaları gerekir. Bu sefer acı ilacı içen biz emekçiler olmayalım. Artık acı ilacı içenler, sermaye sınıfı olsun. Bunun tek yolu birleşik mücadeleden geçiyor.” Diye konuştu.