Birleşmiş Milletler Örgütü, (ilk kez), bir uyarı yaptı. “72 yılın en büyük krizi kapıda; AÇLIK tehlikesi kritik eşiği geçti.

Çevre sorunları başta olmak üzere, bütün ülke yöneticilerini ve bireyleri bu uyarıya yönelik çözüm yolları düşünüp eyleme geçme çağrısı yapılıyor.

Eğer önlem alınmazsa, önümüzdeki bir yıl içinde 1-6 milyon çocuk AÇLIKTAN ÖLECEK.

***

Geçen ayın (Mart 2017) ilk haftasında aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN’ın bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Belki çözüm konusunda bir katkısı olur…

Hoş ve esen kalınız.

“ÇEVRE TALANINA HAYIR!” deyiniz.


KOOPERATİFÇİLİK

 

1 . GİRİŞ

Son onlu yılların toplumsal ve ekonomik olaylarına kısa bir bakış

Çağımızın özelliği değişim ve gelişimdir. Uluslararası ve kişilerarası gelir bölüşümünde büyük dengesizlikler bulunmaktadır.

Son çeyrek yüzyıldır bir küreselleşme olgusu yaşanıyor. Küreselleşme kavramı hala muğlak bir kavramdır. Farklı kesimler açısından farklı anlamlar taşımaktadır. Ekonomi açısından etkin olan iki küreselleşme olgusu gözlemlenmektedir: ticaretin küreselleşmesi ve finans kapitalin küreselleşmesi[1].

Ekonominin diğer etmenlerinin yeterince küreselleşemediği de bir gerçek olarak gözlemlenmektedir: toprak, iklim ,coğrafya, sıradan emek… Kısacası “yerel kaynaklar”.

Bölüşüm sorunu ekonominin, toplumun çözüme ulaştırılamamış önemli bir sorunu olarak yüzyıllardır gündemdeki yerini korumaktadır. “Üretimin tüketimi”, tüketimin de üretimi” dinamik bir şekilde etkileyebileceği bir araç, hala hayata geçirilememiş durumda. Üretim ve bölüşümün ortak bir zeminini, ortak paydasını bulma sorunu, sanırım ekonominin en önemli sorunlarından biri[2].

Bilindiği gibi ekonomide bölüşüm, piyasada oluşan fiyatlar üzerinden, fonksiyonel olarak gerçekleşmektedir, emek ücret, toprak sahibi rant, sermaye sahibi faiz ve girişimci kâr olarak geliri paylaşmaktadırlar (fonksiyonel bölüşüm).

Özellikle 70’li yıllardan sonra emeğin geliri ücretler sürekli düşerken, sermayenin geliri (rant+faiz+kâr) sürekli büyümüştür[3].

Tasarrufların (S), yatırım harcamalarına (I) eşitliği varsayımı üzerine oturtulan keynezyen makro ekonomi dengesinin gerçekleşemediği anlaşılmaktadır. Çünkü 1970’lerden sonra  emek gelirlerinden tasarruf edilemediği, tasarrufun sermaye gelirlerinden oluştuğu kabul edilebilir. Çünkü makro ekonomik dengenin diğer bir koşulu olan “toplam gelirlerin toplam harcamalara eşitliği” kuralının da gerçekleşemediği anlaşılmaktadır. Nitekim, 2000’li  yılların ilk onlu yıllarında banka sisteminde toplanan ve “finans kapital” olarak pazarlanan  “meta-para”nın, küresel gelir düzeyini “kat be kat” aştığına dair haberlere çeşitli basın organlarında rastlamak mümkündür.[4] Artık yeni bir piyasa (finans piyasası) doğmuş, bu piyasayı kontrol eden güçler ekonomilere yön vermeye başlamıştır. Özellikle 1970’lerden sonra Dünya Bankası ve IMF’nin işleyiş mekanizmaları büyük ölçüde değiştirilmiş, gelişmiş metropol ülkelere ekonomik olarak bağlanan gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri “yeniden yapılandırılma” bakımına alınmıştır.[5]

Sanayileşmesi ve ticareti büyük ölçüde  gelişmiş metropol ülkelere bağlanmış GOÜ’lerin[6] ekonomileri küresel ekonomi kurumların denetiminde (Dünya Bankası; IMF, DTÖ ve ABD Hazine Bakanlığı) yeniden yapılandırılmışlardır. Artık para (finans kapital), yerli bankalar büyük finansal grupların eline geçmiş, finansal sermayenin küresel dolaşımını engelleyen  tüm teknik ve hukuki engeller ortadan kaldırılarak,“finans kapital”in dünya turunu kolayca yapmasının temel koşulları yaratılmıştır.

Bu süreç yaşanırken ilginç bir çelişki de ortaya çıkıyordu. Temel ekonomi mantığı, ekonomik büyüme ile istihdam büyümesinin eş anlı olduğunu belirtirken, yeni ekonomik büyümede  istihdam aynı oranda büyümüyor ve işsizlik dalga dalga tüm ülkelere yayılıyordu.

1991’de alternatif ekonomi modeli SSCB’de devreden çıkınca, kapitalist ekonomi temsilcileri büyük zafer çığlıkları ile “kapitalizmin alternatifi” olmadığını, hatta kooperatifçiliğin de modası geçmiş bir “nostalji” olduğunu ileri sürdüler…

Ama 2008’de hiç beklemedikleri bir olguyla karşılaştılar.

2008 Küresel Mali Krizi

Genel anlamda ekonominin işleyebilmesi için her hanehalkının kendi gereksinimini karşılayabilecek geliri sağlaması gerekir (istihdamla ilgili). İşte bu noktada “kar amacına göre organize olan işletmeler”den çok, “insanların ihtiyaçlarına göre faaliyetlerini organize edecek işletmelere” ihtiyaç duymaktadır ekonomi. Bu işletmelerin adı da 1844’lerden beri şu veya bu şekilde varlığını sürdüregelen “kooperatif işletmeler”den başkası değildir.

Nitekim 2008 krizinden bu yana kooperatif kavramı, sosyoloji ve ekonomi literatüründe en çok tartışılan kavramlardan biri olmuştur.

Bu makalede, doğuşundan bugüne kooperatifçiliğin gelişimi ve karşılaştığı sorunlar irdelenecek; ayrıca son bölümde kooperatifçiliğin yarını hakkında yapılan öngörülere değinilecektir.

  1. KÖKENİNDEN 1970’LERE KADAR KOOPERATİFÇİLİK HAREKETİ
  2. Temel bilgiler:

Kooperatifçilik, birkaç ülkeyle sınırlanmış, izole edilmiş bir olgu değildir; kooperatifçilik önemli bir dünya hareketidir. Kooperatifler, tüm dünyada, tüm anakaralarda temsil edilmektedirler. Dünyanın en büyük ilk 300 kooperatifi, iş hacimleri bakımından  dünya ekonomisinin ülke bazında sıralamasındaki gelişmeleri aşağıdaki şekilde belirtilmektedir:

2008 yılında ülke bazlı sıralamadaki yeri: 9

2012 yılında ülke bazlı sıralamadaki yeri: 7

2013 yılında ülke bazlı sıralamadaki yeri: 5

Küresel ölçekte kooperatif işletmelerin yıllık gelirleri de 3000 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Global300 kooperatiflerinin iş hacminin bir yılda % 7 artarak 2500 milyar USD ulaştığını göstermektedir.[7]

Dünya’da mevcut 2,6 milyondan fazla kooperatifin 1,3 milyar ortağı bulunmaktadır. 250 milyon civarında insana iş sağlamaktadır (ÇUŞ’lardan fazla). Kooperatifler G20 ülkelerinde mevcut istihdamın % 12’sini, küresel ekonominin  % 15’ini temsil etmektedir. Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunun yarısının yaşamının kooperatif işletmelerle anlamlı bir şekilde bağlantılı olduğunu belirtmektedir.[8]

Kooperatiflerin büyüklüğü, faaliyetleri, orijini oldukça farklıdır. Tüm kooperatifler ACI’nın 1995’de kabul ettiği ve Uluslararası kooperatif kimliği deklarasyonu ile ilan ettiği ilkeleri ve değerleri paylaşırlar.[9]

Kooperatifler, ekonomik faaliyetlerin ortaklaşmalar yoluyla gerçekleştirilmiş, yeniden gruplandırılmış farklı bir tür şirket biçimidir. Başlıca özellikleri:

– kârdan ziyade üyelerine/topluma hizmet amacı güderler; yönetim özerktir;

– demokratik karar süreçleri ile çalışırlar;

– gelirlerin paylaşımındaki özelliği  risturn biçimindedir.

Kooperatifler, dağınık kaynakları ekonomiye sokarak üretimi artırırlar; özellikle tarımsal pazarları organize ederek üretici-tüketici arasındaki zinciri kısaltırlar; fiyatların çiftçiler lehine oluşmasını sağlarlar; ürünleri sınıflandırarak, işleyerek yeni ürün çeşitleri yaratırlar; katma değer yaratarak ortaklarının gelirini yükseltirler; ölçek ekonomisine yaklaşarak maliyetleri düşürürler, yapay fiyat yükselmelerini engellerler.[10]

“Kooperatif Model” çok esnek bir işletme modelidir… Kapitalizmin eksiklerini tamamlayan bir seçenek olarak da kullanılabilir… Kapitalizme alternatif yeni bir ekonomik modelleme olarak da kullanılabilir. Tabii ki bu tercih, toplumların siyasi tercihlerine göre oluşur.

Kooperatiflerin üç temel unsuru  şöylece özetlenebilir:

  1. Her kooperatif girişim, yerel veya bölgesel düzeyde ortak bir ihtiyacın tanımı üzerine   kurulur ve onu yanıtlamak için insanların işbirliği yapmasını öngörür;
  2. Kooperatif girişim üyeleri için kâr aramazlar;
  3. Ekonomik demokrasi, kooperatif girişimin organizasyon tarzını belirler (bir üye-bir oy).[11]

ICA, BMÖ ve ILO ile sıkı işbirliği içinde çalışır; BM, 2009’da 2012 yılını UKY[12] ilan etti;  Arka arkaya üç UKZ’leri [13] gerçekleştirildi: 2012, 2014 ve 2016.

  1. Tarihçe (özet)

Kooperatif hareket Avrupa’da XIX. yüzyılın başında dokuma işçilerinin girişimleriyle doğdu . Sömürge durumundan kurtulan ülkelerle tüm dünyada gelişimini sürdürmüştür.

Kooperatifler, aslında üyelerinin karşılıklı yardımlaşma ile kendilerini savunma, imece ve formasyon yoluyla emeğin örgütlenmesi için harekete geçmişlerdir.

Bu ilk hareket, 1848 Devrimi sırasında doruk noktasına ulaşan dernekçi bir harekettir: Bu endüstriyel gelişmenin doğurduğu yeni ekonomik ve sosyal risklere karşı oluşturulmuş gerçek siperler, küçük topluluk (communautaires) cumhuriyetleridir.[14]

Kooperatifin doğuşu

Kooperatifçilik tarihi, 1844’de İngiltere’de kurulan Rochdale haksever öncülerinin kurduğu kooperatif ile başlar. 1857’de Fransa’da Jean-Phillipe Buchez tarafından üretim kooperatifleri düşüncesi geliştirilir. 1850’li ve 1860’lı yıllarda Almanya’da Hermann Schulze-Delitzsch ve Freidrich Wilhelm Raiffeissen tarafından kooperatif bankacılığı ve İtalya’da konut kooperatifleri görülür.

İlk kooperatiflerin kökeninde ideoloji yok…

İngiltere’de işçi dernekçiliği (associatonnisme), Fransa’da hrıstiyan sosyalizmi, Almanya’da sosyal muhafazakarlık etkilidir. Kuzey Amerika’da özellikle Kanada’nın Québec bölgesinde kredi alanında Alphonse Desjardins’in kooperatif projesi, tarım kesiminde başrahip J.A.B. Allaire’in benzer projesi, Türkiye’de Mithat Paşa’nın memleket sandıkları projesi (1863), yine Türkiye’de, devletin de içinde rol aldığı, tarım kredi ve tarım satış kooperatifleri projeleri (1935), anılmağa değer projelerdir.

Toplumları geliştirmenin umut projeleri…

  1. yüzyıl içinde yaşanan iki büyük savaş ve bir toplumsal dönüşüm projesi (Merkezi Planlı Ekonomiler, SSCB Modeli); Asya, Afrika, Güney Amerika gibi anakaralarda bağımsızlığına kavuşan pek çok ülkelerde kooperatif projeler; emekçi halk için, farklı uygulama tarzlarını içerse de, toplumun büyük bir kesimi için birer umut projeleri olmuş ve olmayı da hala sürdürmektedir.

Tüketiciler cumhuriyeti…

Gelişmiş batı ülkelerinde XX. yüzyılın başından 1970’li yılların sonlarına kadar, tüketim kooperatifleri modeli, egemenliğini diğer kooperatif türlerine empoze etmiştir. Bu etkileşimde Nimes okulu üyeleri, Charles Gide ve çömezleri ile pek çok ülkede görülen çağdaş temsilcilerinin etkisi büyük olmuştur.

Bu teorisyenler, bir kooperatif cumhuriyeti ütopyasına ulaşmak için “kral yolu” olarak tüketici kooperatiflerin genelleştirilmesinde, tüketici egemenliğini tüketim kooperatifleri olgusu içine yerleştirmişlerdir.

Kooperatifler ve  devlet

Literatürde, üç gelişmiş batı ülkesinin anayasalarında (İtalya, İspanya ve  Portekiz), Devletin kooperatifçiliği geliştirmesi için etkili tedbirlerle cesaretlendireceği kaydedilmektedir. Buraya 1961 anayasasında benzer öneriler yapan Türkiye’yi de katmak gerekir. Sosyalist ülkeler ile gelişmekte olan pek çok ülkede, Devlet-kooperatif ilişkisinin çok ileri noktalara taşındığı da bilinen bir gerçektir.

Kooperatif hareketin üç çağı

Alain BRIDAULT, UKZ-2012’de sunduğu bildirisinde “Kooperatif hareketin, toplum ve ekonomi açısından geçirdiği evreleri, üç döneme ayırmaktadır”:[15] 1. Dönem (1844-1895); 2. Dönem (1895-1973); 3. Dönem (1973-++++)

  1. Dönem (1844-1895)

İşçi hareketinin içinde emek ve tüketim kooperatiflerinin, kırsal kesimde tarımsal ve tarım kredi kooperatiflerinin doğuşlarına tanık olunur. Endüstriyel gelişmenin doğurduğu yeni ekonomik ve sosyal risklere karşı oluşturulmuş gerçek siperler, küçük topluluk cumhuriyetleridir. Örneğin Fransa’da ilk dönemde  çok sayıda üretim kooperatifleri kurulduğu gözlenir.[16]

1850’li yıllardan sonra uzmanlaşmış kooperatifler ortaya çıkmaya başlar. Türkiye’de de ilk kooperatif, kredi türünde, 1863 tarihinde Ziya Paşa tarafından kurulmuştur. XIX.  yüzyılın son çeyreğinde tüketim kooperatiflerinin geliştiği gözlemlenmiştir. Batı ülkeleri kooperatifleri kendi bankalarını ve üst birliklerini kurarlar. 5 Temmuz 1895’de Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA, ACI) kurulur.

  1. İkinci dönem (1895-1973)

Farklı sektörlerde, depolama, işleme ve pazarlama alanında belirgin bir gelişme yaşanır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında kooperatifler, farklı bir gelişmeye tanık oldular: Kurumsallaştılar ve güçlü bir toplumsal ve ekonomik hareket oldular. Özellikle iki Büyük Savaş sonrasında kooperatif harekette önemli bir ütopya gelişmeye başlar: Kooperatif hareket bir kooperatif cumhuriyeti oluşturabilmiştir. Kooperatif hareketin, kapitalist ekonominin yönünü kısmen değiştirebildiği açıkça görüldüğünden, İkinci Dünya Savaşı sonrası çok nitelikli bir durum arz etmişlerdir.

1935’de Türkiye’de TSK ve TKK kanunları ile farklı bir kooperatif uygulaması ortaya çıkmıştır. 1960’li yıllardan itibaren Batı Avrupa ülkelerinde kooperatif hareketin alternatif hedefinin zayıfladığı görülür. 1960’lı yılların ortalarından itibaren Türkiye’de KKK[17] hareketi başlar, Kooperatifler Kanunu (1969) kabul edilir.

Avrupa kooperatif hareketi, kooperatif değerleri bakımından oldukça kötüleşirken, ekonomik olarak çok güçlenmişlerdir. Büyük organizasyonlar ve profesyonel yöneticilerin gücüyle belirlenmiş bir dünyada yaşamlarını sürdürmek zorundadırlar. Demokratik katılım zayıflamıştır ve  profesyonel yöneticilerin gücü artmıştır.

Buna karşılık Güney yarımküre ülkelerinin bağımsızlıklarına kavuşmaları, özellikle tarım, tasarruf ve kredi sektörlerinde kooperatif organizasyonların görülmemiş bir şekilde yayılmasına yol açmıştır.

  1. Üçüncü dönem (1973 ve sonrası)

Finans kapitalizm dönemi… 1973 sonrasında yaşanan petrol krizi, tüm toplumların mevcut durumunu ve geleceğini koşullandırmıştır. 1980’lerden sonra ekonomilerin yeniden yapılandırılması süreci yaşanmıştır… Bu döneme damgasını vuran 4 ana kurum: Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, ABD Maliye Bakanlığı… 1980’lerden sonra kooperatif hareketi, toplumsal katılım ve değerlerin politik olarak güçlenmesi ve  yeni ekonomik  gelişmeler (yeni nesil kooperatifler) gibi iki yeni hareketi tanımıştır.

(…) Çok yaygın bir sosyal ekonomi hareketine entegre olma yolundadır.

-Yeni nesil kooperatifler-

Çoğu karmaşık olan çok sayıdaki sorunlar, çağdaş kooperatif harekette de kendini göstermektedirler. Bankacılık veya tarım-gıda sektörlerinde kooperatifler, yaşamlarını sürdürmek için oldukça kritik büyüklüklere ulaşmak zorundadırlar:

sermaye nasıl toplanır?
ortakların katılımı nasıl sürdürülür?
Ayni zamanda etkili ve demokratik bir yönetim erki nasıl sağlanır?

-Üç büyük ütopya-

Kooperatif  hareket tarihinde üç büyük ütopya tanımıştır:[18]

Üreticiler cumhuriyeti: XIX. yüzyılın başındaki  küçük topluluklar cumhuriyeti;
Kooperatifçiler cumhuriyeti: XIX. yüzyılın sonunda Charles Gide tarafından formüle edilen kooperatif cumhuriyettir;
Kooperatif kalkınma ütopyası: Sömürge ülkelerinin bağımsızlığına ulaşmasından doğmuş olan ütopyadır.

Ütopyalar  kooperatifçiliğe bir ufuk vermiştir. Bu, toplumsal bir harekette kooperatif dinamiğin egemen olması demektir. Günümüzde kooperatif harekette eksik olan şey, toplumsal ufkun eksikliği ve yetersizliğidir. Kooperatifçilik, bir girişimler bütünlüğünden ziyade, üyelerinin ekonomik özgürlüğü için mücadele eden toplumsal bir harekettir.

KOOPERATİFÇİLİĞİN BUNALIMLI YILLARI

BRIDAULT’nun “Kooperatifçiliğin üç çağı”[19] makalesinde belirttiği 3. Dönem, aslında kooperatifçiliğin en bunalımlı yıllarıdır. Mevcut birçok kooperatif ağı çökmüştür. 1991’de SSCB’nin siyasi ve ekonomik misyonundan vazgeçmesi, onun etki alanındaki ülke kooperatiflerini de etkilemiştir. Gelişmekte olan pek çok ülkede kooperatiflerde kullanılabilecek beşeri ve ekonomik kaynaklar oldukça yetersizdi. Kooperatif hareketin bu ülkelerde yeniden yapılanması konusu gündeme gelmiştir. Türkiye de bu ülkelerden birisidir.

Gelişmekte olan pek çok ülkede, ekonominin yeniden yapılandırılması sürecinde, IMF ve Dünya Bankası gibi, denetimleri belirli devletlerin kontrolünde olan kurumların rol alması; bu kurumların önerilerinin egemen klasik sermaye girişimlerine öncelik vermesi, vb… kooperatif harekette önemli duraksamaların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Nitekim İMF patentli ve Dünya Bankası destekli ekonomiyi rehabilite edecek olan önlemlerle mevcut kooperatifler, kooperatif özelliğinden uzaklaştırılmış ve ortakları ile  bağları zayıflatılmıştır. Örneğin Türkiye’de Tarım Satış Kooperatifleri, Tarım kredi kooperatifleri vb. bu uygulamalardan önemli ölçüde etkilenmişlerdir.

***

“Gelişmekte olan ülkelerde sosyal ve ekonomik kalkınmada kooperatiflerin rolü”

1966’da ILO, “Gelişmekte olan ülkelerde sosyal ve ekonomik kalkınmada kooperatiflerin rolü” adlı 127 sayılı bildirgeyi kabul etti: 127 sayılı bildiri, kooperatifçilik için umutlu bir gelecek çiziyordu. Bu bildiride, sosyalist, gelişmekte ve yeni bağımsızlaşmış ülkelerde, kooperatiflerin kuvvetli bir şekilde donatılması ve liderlik kapasitesinin geliştirilmesi öngörülüyordu.

Bir çok yazarın gözlemlerinde bu gibi ülkelerde, toplumsal hareketlerin kesiştiği kooperatif hareketin “yapay” olarak geliştirildiği ve böylece “izole edilmiş” bir kooperatif yapı  oluşturulduğu tezleri yer almaktadır.

Otuz yıl içinde, kooperatif bilançoda tezatlar ortaya çıkmıştır: Örneğin Hindistan’da, Srilanka’da, Kenya’da ve Senegal’deki başarılı örneklerine karşın pek çok gelişmekte olan ülkelerde önemli başarısızlıklar yaşandı. Bununla birlikte, toplumsal aktiviteler gelişiyor ve aşamalı olarak, “sosyal ekonomi”nin farklı öğeleri ortaya çıkıyor: Dernekler, Yardımlaşma sandıkları, Sağlık imeceleri, vakıflar vb.

1973 Petrol Krizi ve…

1970’li yılların ortalarında petrol fiyatlarındaki aşırı artış, “tüketim mallarına olan talebin” yönünü değiştirdi; gelişmiş ülkelerde 1945-1975 dönemindeki “otuz yıllık” düzenli büyümede kırılmalar yarattı; toplumsal dinamiğin temel kaynağı olarak görülen piyasa mekanizmasını düzeltme konusunda devletin denetimini öne çıkardı; 1970’li yıllarda tüketim kooperatifleri hareketinin toplum içindeki varlığında bazı önemli sorunların ortaya çıkmasını sağladı; kamu hizmetlerinin topluma yayılması düşüncesini yaygınlaştırdı; kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde kooperatifleri adres gösterdi vb.

Laidlaw Raporu

Kooperatifçilik konusundaki sıkıntıları değerlendirmek için ACI, 1978’de Kanadalı Alex Laidlaw’ı görevlendirdi. Laidlaw, 1980-2000 yıllarını kapsayan kooperatif perspektiflerini ortaya koyan bir rapor hazırladı. Laidlaw raporunu ACI’nın 1980 Moskova toplantısında sundu. Laidlaw raporunda aşağıdaki sıkıntılara değinerek, kooperatif hareketin sağlıklı bir resmini yeniden çizmeğe çalışmıştır:

Kooperatif  organizasyonunun geleceğini belirleyen araştırmaların yetersizliği;
Kooperatifçiliğin uluslararası sorunları;
Kooperatifçilikte eğitimin rolü;
Kooperatif yönetimlerinde teknokratların büyüyen yeri;
Kooperatiflerin ulusal politikalar içinde yalnızlaştırılması;
“Kooperatif ruhu” kemiren başlıca davranışlar vb.

Laidlaw, kooperatif hareketin geleceğini belirleyecek dört önemli noktayı işaret eder :

Aç  insanları beslemede kooperatifler;
İşçi üretim kooperatiflerindeki artış;
Savurganlığa karşı tüketim kooperatifleri;
Kentlerde kooperatif köyler (Laidlaw, 1980, p. 54-61).

1980 ve 1990 yılları, kooperatif hareket için derin değişim işaretlerini taşıyan yıllar olmuştur:

– Avrupa’da çok yaygın olan tüketim kooperatifleri modeli, bazı ülkelerde ağlarını tam olarak kaybettiğinden, kenara çekilmiştir;

– Aynı zamanda, Asya’da kooperatifler, tarım-gıda, finansal hizmetler ve su ürünleri avcılığı sektörlerinde anlamlı bir varlık şeklinde ortaya çıkarlar;

– Esnek bir örgütsel yapı yaklaşımı ve kendi toplumu içinde yükümlülük alması ile kooperatif gelişmenin yeni bir vizyonu ortaya çıkmaktadır.

Yeni nesil kooperatifler

İlk kez Kaliforniya’da uygulanan bu model, 1990’larda ABD’nin orta-batısı bölgesinde ve Kanada’da yaygınlaşmıştır.[20] Kısa süre içinde başka ülkelerde de görülmeye başlamıştır: Filipinlerdeki çok amaçlı kooperatifler bunun tipik örneğidir; Latin Amerika’da gözlenen yeni kooperatif hareketi, güçlü yerel bir dinamik üzerine dayanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, pek çok piyasadan devletin yavaş yavaş çekilişi ile boşalan alanları kooperatiflerin doldurması için mevzuat değişiklikleri yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yeni nesil kooperatifler ortaya çıkmaktadırlar.

Eski nesil kooperatiflerin yeniden yapılanması

Eski nesil kooperatifler ise yeni rekabet koşullarına kedilerini adapte etmek için yeniden yapılanmaktadırlar. Çünkü bu kooperatiflerin XX. yüzyılın son çeyreğinde üyeleri ile bağlantıları ciddi bir şekilde sarsılmıştır; kapitalizasyonun geleneksel kuralları sorun olarak önlerine konulmuştur. Özellikle 1970’li yıllardan sonra uygulanan ekonomi politikaları içinde:

  1. Kooperatif kimlik oldukça hırpalanmıştır;
  2. Kooperatif hareket, yeni bir ideolojik bunalım sürecine girmiştir.

1980’ler: Kooperatif kurallarını ve ilkelerini güncelleştirmek[21]

1980’li yılların ortalarında ACI, otuz yıla yakın deneyimi yeniden gözden geçirme ihtiyacını duydu: kooperatif eylemin kurallarını ve ilkelerini güncelleştirmek için harekete geçti.

1988’de Kooperatif ilkelerinin yeniden formüle edilmesi hazırlığı için Lars Marcus görevlendirildi. Süreç iki zaman diliminde tamamlandı:

1988-1992: İsveçli Sven Ake Böök’ün başkanlığındaki çalışma grubu, kooperatifçiliğin temel değerleri üzerinde bir düşünme sürecini yönetti; rapor, ACI’nın 1992’deki Tokyo Kongresinde tartışıldı (Ake Böök, 1992).
1992-1995: Kanadalı Ian MacPherson’un başkanlığındaki bir grup, 1995’de ACI’nın 100.yıl Manchester Kongresinde kabul edilen kooperatif kimliği bildirgesini hazırladı.

“Son yüzyılda kooperatif hareketin durumunu ve ihtiyaçlarını anlamayı gayret eden” bu deklarasyon, bir kooperatif tanımını ve uluslararası kooperatif hareketin ilkelerini ortaya koymaktadır (MacPherson, 1996, p. I).

Bunalımlı yıllarda kooperatifçilik konusunda yapılan çalışmalar:

(Kronolojik olarak)

1980, Alex Laidlaw Raporu: 1980-2000 yıllarını kapsayan kooperatif perspektiflerini ortaya koymaktadır

1983, AP MİHR Raporunu kabul etti: “Kooperatifçilik AB’nin temel değeridir”

1990’lar, Yeni Nesil Kooperatiflerin ortaya çıkışı

1995, Kooperatif kimliğin ICA tarafından yeniden tanımlanması.

2002, ILO’nun 193 sayılı kooperatifçilik Tavsiye Kararı’nı yayınlaması; AB Parlamentosu Avrupa Kooperatifler Anasözleşmesi’ni kabul etti.

2006, GLOBAL300: ICA iş hacmi en yüksek olan 300 kooperatifleri araştırma kararını uygulamaya koydu.

2008, Küresel ekonomik kriz patladı. (sahi, bu kriz durup dururken neden çıktı?)

2008 KRİZİ SONRASINDA KOOPERATİF HAREKET

2008 küresel krizle birlikte kooperatifçilik konusu uluslararası düzeyde en çok tartışılan konulardan birisi olmuştur.[22] Özellikle UKY-2012, UKZ-2012, UKZ-2014 ve UKZ-2016’da kooperatifçilik konusunda yüzlerce bilimsel makale, onlarca bilimsel araştırma yapılmış ve yayınlanmıştır.

Kronolojik olarak 2008 sonrası küresel kooperatif hareketleri şöylece özetlenebilir:

2009, BMÖ Genel kurulunda 2012’nin Uluslararası Kooperatifler Yılı (UKY) olarak kutlanması kabul edildi.

2012, BM’e üye tüm ülkelerde UKY kutlandı; 1. Uluslararası Kooperatifler Zirvesi (UKZ) gerçekleştirildi; “On Yıllık Küresel Kooperatifçilik Gelişme Programı” ve “Küresel Kooperatifler Monitörü” devreye sokuldu.[23]

2012, BM’e üye tüm ülkelerde UKY kutlandı; 1. Uluslararası Kooperatifler Zirvesi (UKZ) gerçekleştirildi; “On Yıllık Küresel Kooperatifçilik Gelişme Programı” ve “Küresel Kooperatifler Monitörü” devreye sokuldu.[24] “Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2016” 17/10/2012 tarih ve 28444 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlandı.

2014,   BMÖ üyelerince “Küçük Tarım İşletmeleri Yılı” kutlandı; 2. UKZ gerçekleştirildi; BMÖ tarafından ilk kez gerçekleştirilen ve 145 ülkeden kooperatif istatistiklerinin sonuç raporu yayınlandı.

2016, 3.UKZ gerçekleştirildi.

Uluslararası Kooperatifler Yılı (2012)

Birleşmiş Milletler Örgütü (BMÖ), 18 Aralık 2009 tarihli Genel Kurul Toplantısında aldığı A/64/136 sayılı karar ile 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı (UKY)” olarak kabul etti. UKY’nın ana teması: “Kooperatif İşletmeler Daha Güzel Dünya Kurar”; amacı ise, Kooperatif girişimlerin, yoksulluğun azaltılması, istihdam yaratılası ve sosyal kalkınma ve toplumsal bütünleşme üzerindeki etkilerini vurgulamak, daha iyi bir dünya kurmak için kooperatiflerin katkısı üzerinde toplumun her kesitinde bir “farkındalık” yaratmaktır.[25]

  1. Uluslararası Kooperatifler Zirvesi (UKZ -2012)

8-11 Ekim 2012 tarihlerinde Kanada-Québec kentinde düzenlenen 1.UKZ’nde, “Kooperatiflerin inanılmaz gücü”[26] ana teması altında dört alt-başlık altında şu konular tartışılmıştır:

Dünya ekonomisinde kooperatiflerin yeri;
Kooperatif iş modelinin performansı;
Kooperatif iş modelinin evrimi;
Kooperatiflerin küresel sosyo-politik etkisi.

Sonuç bildirgesi BMÖ Genel Kurulu’nda tartışılmıştır. Zirve’ye 91 ülkeden 2800’den fazla kooperatifçilikle ilgili insan katılmıştır.[27]

İlk Küresel Kooperatif Sayımı sonuçları yayınlandı

Ağustos 2014’de BMÖ, ilk Küresel Kooperatif Sayımı sonuçlarını yayınladı. BMÖ, sosyal ve ekonomik kalkınmada ve fakirliğin azaltılmasında; istihdam yaratılmasında ve toplumsal bütünleşmede kooperatiflerin katkısının önemli olduğunu kabul etmektedir.[28] Araştırma, finansal hizmetler, tarım, kredi kooperatifleri, kamu ve sosyal hizmetler vb. kooperatifleri hakkında sektöriyel ve bölgesel düzeyde bilgileri kapsayan bir veri tabanı oluşturmayı amaçlamıştır. Bilgiler, küresel düzeyde 145 ülkenin ilgili devlet kurumlarından ve  kooperatif birliklerinden toplanmıştır.[29]

2.Uluslararası Kooperatifler Zirvesi (UKZ -2014)

  1. UKZ’si, 6-9 Ekim 2014’de yine Kanada- Québec şehrinde gerçekleştirildi. Zirvede 2014’ün ana teması “Kooperatiflerin yenilikçi gücü” olarak belirlenmiş ve bu zirvede tartışmalar şu alt-başlıklar üzerinde yoğunlaşmıştır:

– Kooperatif girişimini geliştirme;

– Ekonomi, finansman ve sermaye;

– İstihdam;

– Gıda güvenliği;

– İnsan bakımı ve sağlık hizmetlerine erişim.

Zirveye 93 ülkeden 3000 civarında kooperatifçi ve 200’den fazla genç kooperatif lideri katılmıştır.[30]

3.Uluslararası Kooperatifler Zirvesi (UKZ -2016)

  1. UKZ, 11-16 Ekim 2016 tarihlerinde Kanada-Québec’te “Kooperatiflerin İşgörme Kapasitesi” ana temasını tartışmak için toplanmıştır. Zirve 2016’da, Birleşmiş Milletler Örgütü (BMÖ)’nün 2015-sonrası kalkınma gündeminde önerilmiş büyük küresel sorunlara ilişkin kooperatiflerin kilit rolü, yerel, ulusal ve uluslararası düzeydeki etkileri tartışılmıştır. Zirve-2016’da dört önemli alt-konu ele alınmıştır:

– Sosyo-ekonomik ve jeopolitik eğilimler hakkında bilgilenmek;

– Hareket etme kapasitesini artırmak;

– Ortak zorluklar;

– İş fırsatları.

Zirveye 235 yüksek düzeyde konferansçı, 116 ülkeden 2950 kooperatifçi katılmıştır.[31]

YENİ BİR KOOPERATİF ÇAĞI MI?[32]

Mevcut klasik ekonomi insanı sürekli dışlamaktadır.[33] “Kar azamileştirmesi” esasına göre yapılandırılmış ekonomide 1970’lerden sonra makro ekonomik denge kurulamaz olmuştur. Emeğin geliri sürekli azalmaktadır. Klasik ekonominin temel varsayımı “tüketilmeyen mal üretilmez” ise, “harcanamayan gelir” de bir yerlerde yığılarak ekonominin arz ve talep dengesini, kısacası makro ekonomik dengeyi kurulamaz hale getirmekte ve ekonomide krizlere neden olmaktadır. Sürekli artan sermaye gelirlerinden kaynaklanan “Finans Kapital Fonları” banka sistemi içinde tehlikeli “para barajları” oluşturmaktadır. Harcanamayan bu fonlar, ekonomilerin yeniden yapılandırılması sonucu küresel alana yayılarak, ekonomik krizlerin faturasının gelişmekte olan ülkelere taşınmasına aracılık etmektedir.[34]

Aşağıdaki konular  kooperatiflerle ilişkilendirilebilir mi?[35]

– Ekonomik kalkınma?[36]

– İstihdam yaratma?[37]

– Sürdürülebilir kalkınma?[38]

– Ekonomik kriz ve kooperatifler?[39]

– Kooperatif sermaye yaratmak?[40]

Zirve 2016 Bildirgesi ne diyor?

Zirve2016’da, genel olarak kooperatif işletmeler, toplumsal, çevresel ve ekonomik düzeyde “kooperatiflerin işgörme yeteneği” tartışılmıştır. BMÖ 2015’de büyük küresel sorunları çözmek için “sürdürülebilir kalkınma amaçları (SKA)”nı 17 ana madde halinde saptamıştır. BMÖ bu sorunların çözümünde “sürdürülebilir kalkınma stratejileri (SKS)”nin uygulanmasında kooperatifleri önemli bir araç olarak kabul edilmektedir.

“Sürdürülebilir kalkınma (SK)”yı BMÖ’nün “sürdürülebilir kalkınma programı (SKP)”nın  17 amacı ile bağlantılı olarak, başarılı bir şekilde SK’yı sağlamak amacıyla hükümetler, özel sektör ve sivil toplumlar arasında etkili partnerlikleri, kooperatifler destekler ve aynı zamanda çözümlerin uygulanmasına katkıda bulunabilirler.

Zirve2016 bildirgesi, BMÖ’nün SKA’nın gerçekleşmesinde kooperatif hareketin belirleyici olduğunun altını çizmektedir. Zirve2016 bildirgesi, 2030 yılında küresel düzeyde kooperatif hareketin aşağıdaki şekilde temsil edileceğini öngörmektedir:

  1. 2 milyar üye;
  2. 4 milyon kooperatif işletme;
  3. Dünya ekonomisinin yüzde 20’si.

Zirve2016’da bir araya gelmiş kooperatifler, BMÖ’nün SKA’na ulaşmak için bilinçli bir çaba ve konunun merkezindeki rolüne inanarak, kooperatiflerin işgörme gücü olarak kendilerine 5 eylem alanı belirlemişlerdir. Bunlar:

Gıda güvenliği;[41]
İstihdam;
Yoksulluk ve finansal katılım;
İklimsel değişimler;
Sürdürülebilir kalkınma.[42]

“Yeni Bir Kooperatifçilik Çağı”[43]

Yine 2012’den itibaren başlayan “Uluslararası Kooperatifler Zirveleri” ile kooperatifçilik yarınlarımıza, emeğin gelirini artırmada ve ekonomik krizleri aşmada önemli bir seçenek olarak hayatımıza daha etkili girecektir. “Kooperatiflerle daha güzel bir dünya kurulacaktır”. 2008’den bu yana “Yeni Bir Kooperatifçilik Çağı” başlamıştır, denilebilir.

  1. SONUÇ

2008 krizinden sonra kooperatif işletmelerin rolü, sadece üretimi ve pazarları, kooperatif ortakları lehine düzenlemeden öteye bir role dönüşmüş görünmektedir. Özellikle toplumda gelir bölüşümünü adil kılmada, makro ekonomik dengenin kurulmasında kullanılabilecek bir ekonomi politikası aracı olabileceği tartışmaları yoğunluk kazanmaktadır. Bu konuda uluslararası üç kooperatif zirvesinde önemli tartışmaların yapıldığı gözlemlenmektedir.

Sözün özü; geleceğin siyasal yapılanması laik, çoğulcu ve demokratik olmak durumundadır. Bu yapılanmanın gerçekleşmesi için de ekonominin çoğullaşması ve demokratikleşmesi önem kazanmaktadır. Emeği ile geçinenler, bir yandan mal ve faktör piyasalarında oluşacak örgütlerde (kooperatifler, sendikalar,vb.) yer alırken, diğer taraftan da demokratik bir anlayışla devleti yönetecek siyasal oluşumlarda da (sendika, siyasal parti,vb.) yer almalıdırlar.

Kooperatifçi selamlarımla…

[1] Ayhan Çıkın, “Küreselleşme ve kooperatifler: http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/kuresellesme-ve-kooperatifler-126369

[2] Ayhan Çıkın, “Ekonominin çoğullaşması”: http://www.mylasa.net/tayhan-cikin/864-ekonominin-cogullasmasi-

[3] Bu konuda ayrıntılı bilgiler için kaynak: Thomas Piketty, 21. Yüzyılda Kapital, çev. Hande Koçak, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: 2014.

[4] Finans kapitalin banka stoklarındaki bu likit varlığın miktarının 5-9 kat arasında değiştiği bazı basın haberlerinde yer almaktadır. Yıllar önce bu konuda bazı bilgileri içeren (http://www.economist.com/content/global_debt_clock) web adresinde, son yıllarda bu bilgilerin kaldırıldığı gözlenmektedir.

[5] Ayhan Çıkın, “Yine bölüşüm üzerine”: http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/yine-bolusum-uzerine-98633

[6] GOÜ: Gelişmekte olan ülkeler.

[7] Anonym, “Sommet international des coopératives 2016 : La capacité d’agir des coopératives”: http://www.entreprises.coop/coop-fr/actualites

[8] http://www.nord social.info/spip.php?article177 ; https://ica.coop/sites/default/files/media_items/WCM%20-%20Press%20Release%20FR.pdf ;

Ayhan Çıkın, “Küresel düzeyde kooperatif ekonomiler” http://blog.milliyet.com.tr/kuresel-duzeyde-kooperatif-ekonomiler/Blog/?BlogNo=534608 ;

Ayhan Çıkın, “Dünyada kooperatifler” http://blog.milliyet.com.tr/dunyada-kooperatifler/Blog/?BlogNo=402266

[9] Ayhan Çıkın, “Uluslararası kooperatif hareketi ve ACI” http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/uluslararasi-kooperatif-hareketi-ve-aci-123893

[10] Ayhan Çıkın, “Kooperatifler Gerekli mi?”, Bir Başkadır Kooperatifçilik, S:S: Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yayın, İzmir: 2016, s. 67-69.

[11] Ayhan Çıkın, “Neden Kooperatifçilik diyoruz?”, age: 2016, s.2-3.

[12] UKY: Uluslararası kooperatifler yılı.

[13] UKZ: Uluslararası kooperatifler zirvesi

[14] Jean-François Draperi, la Recma, Alternatives Economiques – Pratique n°22 – Janvier 2006; http://www.alternatives-economiques.fr/mouvement-cooperatif_fr_art_223_31277.

[15] Alain Bridault, “Les trois âges des mouvements coopératifs”, http://www.sommetinter.coop/files/live/sites/somint/files/articles/35-Bridault.pdf

[16] Jean-François Draperi, la Recma, Alternatives Economiques – Pratique n°22 – Janvier 2006; http://www.alternatives-economiques.fr/mouvement-cooperatif_fr_art_223_31277.html

[17] KKK: Köy kalkınma kooperatifi.

[18] Jean-François Draperi, “Pour un renouveau du projet politique du mouvement coopératif”, Revue Vie Economique, Volume 3, numéro 4 (alıntı: http://www.eve.coop/?a=142)

[19] Alain Bridault, agm.

[20] Yeni Nesil Kooperatifçilik (YNK: NGC), tarım üreticilerini ve işlemcilerini iş alanlarını genişletmeye teşvik eden bir iş düzenlemesi şeklidir. Bazen geleneksel kooperatifler ile limitet şirketler arasında melezler olarak tanımlanırlar. YNK’lere, birincil üreticiler ile nihai tüketiciler arasında emtia odaklı pazarlar arasındaki boşluğu kapatmaya yardımcı olmanın bir yolu olarak bakılabilir. Bir kooperatif, iş yerinin ortakları tarafından denetlenen yasal olarak kurulmuş bir iş (çalışma) düzenlenmesidir. Yeni nesil kooperatif (YNK), bir işletme içinde hak ve yükümlülükleri ve dikey bütünleşmeyi sağlayan bir sistemi kullanabilen bir kooperatif tipidir. YNK’ler özellikle katma değerleri yüksek tarımsal ürünleri  işlemeye ve pazarlanmaya uygun girişimlerdir. İlk kez Kaliforniya’da uygulanan bu model, 1990’larda ABD’nin orta-batısı bölgesinde ve Kanada’da yaygınlaşmıştır. (Bkz: New Generation Cooperatives – 10 Things You Need to Know, Revised August 2006), http://www1.agric.gov.ab.ca/$department/deptdocs.nsf/all/bmi6646

[21] Ayhan Çıkın, “Kooperatifçilikte kimlik arayışları”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/kooperatifcilikte-kimlik-arayislari-127760

[22] Ayhan Çıkın, “Küresel bir hareket olarak kooperatifçilik”, http://blog.milliyet.com.tr/kuresel-bir-hareket-olarak-kooperatifcilik/Blog/?BlogNo=540059 ; Ayhan Çıkın, “Uluslararası kooperatif zirveleri”, http://blog.milliyet.com.tr/uluslararasi-kooperatif-zirveleri/Blog/?BlogNo=537429

Reklamdan sonra devam ediyor

[23] Ayhan Çıkın, “Yeni bir ekonomik dönemin başlangıcı: 2012”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/yeni-bir-ekonomik-donemin-baslangici-2012-128123

[24] Ayhan Çıkın, “Yeni bir ekonomik dönemin başlangıcı: 2012”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/yeni-bir-ekonomik-donemin-baslangici-2012-128123

[25] Ayhan Çıkın, “Kooperatif hareketi için çok önemli bir yıl: 2012”, http://blog.milliyet.com.tr/kooperatif-hareketi-icin-cok-onemli–bir-yil–2012/Blog/?BlogNo=368748 ; Ayhan Çıkın, “Uluslararası Kooperatifler Yılı kutlamaları”, http://blog.milliyet.com.tr/-uluslararasi-kooperatifler-yili—kutlamalari/Blog/?BlogNo=368755 ; Ayhan Çıkın, “Avrupa düzeyinde UKY kutlamaları”, http://blog.milliyet.com.tr/avrupa-duzeyinde-uky-kutlamalari/Blog/?BlogNo=369840

[26] Ayhan Çıkın, “Kooperatiflerin inanılmaz gücü”, http://blog.milliyet.com.tr/kooperatiflerin-inanilmaz-gucu/Blog/?BlogNo=374395

[27] Ayhan Çıkın, “Uluslararası kooperatifler zirvesi yapıldı”, http://blog.milliyet.com.tr/-uluslararasi-kooperatifler-zirvesi–yapildi/Blog/?BlogNo=383740

[28] Ayhan Çıkın, “Dünyanın ilk 10 kooperatif ekonomisi”, http://blog.milliyet.com.tr/dunyanin-ilk-10-kooperatif-ekonomisi/Blog/?BlogNo=534868 ; Ayhan Çıkın, “Küresel düzeyde kooperatif ekonomiler”, http://blog.milliyet.com.tr/kuresel-duzeyde-kooperatif-ekonomiler/Blog/?BlogNo=534608

[29] “Measuring the Size and Scope of the Cooperative Economy: Results of the 2014 Global Census on Co-operative”, http://www.un.org/esa/socdev/documents/2014/coopsegm/grace.pdf

[30] Ayhan ÇIKIN, “Uluslararası 2. Kooperatifler  Zirvesi: 2014”, http://blog.milliyet.com.tr/uluslararasi-2-kooperatifler-zirvesi-2014/Blog/?BlogNo=464664

[31] Ayhan Çıkın, “Üçüncü Uluslararası Kooperatifler Zirvesi toplanıyor”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/ucuncu-uluslararasi-kooperatifler-zirvesi-toplaniyor-12464

[32] Ayhan Çıkın, “Kooperatif hareket yol ayrımında mı?”, http://blog.milliyet.com.tr/kooperatif-hareket-yol-ayriminda-mi-/Blog/?BlogNo=539171

[33] Ayhan Çıkın, “Kooperatif ekonomi kapitalist ekonomiye alternatif olabilir mi?”, http://blog.milliyet.com.tr/kooperatif-ekonomi–kapitalist-ekonomiye-alternatif-olabilir-mi–/Blog/?BlogNo=532622

[34] http://www.economist.com/content/global_debt_clock

[35] Ayhan Çıkın, “Umut kooperatifçilikte”, http://blog.milliyet.com.tr/umut-kooperatifcilikte-/Blog/?BlogNo=542861

[36] Ayhan Çıkın, “Yerel kalkınma ve kooperatifler”, Bir Başkadır Kooperatifçilik, S:S: Tariş Zeytin ve  Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yayın, İzmir: 2016, s.88-94. ; Ayhan Çıkın, “Kalkınmanın merkezine kooperatifleri yerleştirmek”, Bir Başkadır Kooperatifçilik, S:S: Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yayın, İzmir: 2016, s.49-52.

[37] Ayhan Çıkın, “Kooperatif devrim”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/kooperatif-devrim-118303

[38] Ayhan Çıkın, “Yerel kalkınma ve kooperatifler”, Bir Başkadır Kooperatifçilik, S:S: Tariş Zeytin ve  Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yayın, İzmir: 2016, s.88-94.

[39] Ayhan Çıkın, “Küresel kriz ve kooperatifler: Fransız örneği”, http://blog.milliyet.com.tr/kuresel-kriz-ve-kooperatifler—fransiz-ornegi/Blog/?BlogNo=533061

[40] Ayhan Çıkın, “Kooperatif sermaye oluşturmak”, Bir Başkadır Kooperatifçilik, S:S: Tariş Zeytin ve  Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yayın, İzmir: 2016, s. 45-48.

[41] Ayhan Çıkın, “Gıda güvenliğinin kilit kuruluşları: kooperatifler”, http://blog.milliyet.com.tr/gida-guvenliginin-kilit-kuruluslari–kooperatifler/Blog/?BlogNo=535500

[42] SIC-2016, Déclaration 2016 (préliminaire), https://www.sommetinter.coop/fr/edition-2016/declaration-2016-preliminaire

[43] Ayhan Çıkın, “Yeni bir kooperatifçilik çağı”, http://blog.radikal.com.tr//ekonomi-is-dunyasi/yeni-bir-kooperatif-cagi-83003