Divan Edebiyatında önemli yeri olan gül ile bülbül hikâyesini bilmeyen yoktur. Âşıklar, ozanlar, şairler direk sevgili adını veremedikleri için gülü ve bülbülü gizli sevgili olarak tasvir etmişlerdir. Kimi zaman gül sevgili olur, kimi zaman bülbül. Şair, bülbülü kendisi, gülü ise sevgili olarak tasvir eder. Şairler, şiirlerde bülbülün şakımasını mecazi anlamda anlatır. Türk Edebiyatında gül ve bülbülün hikâyesi hep bu şekilde tasvir edilegelmiştir.

       Bu iki varlık ne çok şey anlatır gönül dünyamıza.

       Biri güzel renkleriyle aşığın solan gönlüne baharı getirir, diğeri ise nağmesiyle içindeki yangını… Her ikisinin güzelliği gönül elçileridir.

 

       Kapılsaydı şen gönül bu aşkın havasına

      Engelsiz girecekti gülün bal yuvasına

      Özlemek alev alev yakar yakar kavurur

     Vuslat anında bülbül gülnağmesini vurur.

     Müzeyyen Keskin

 

       Bülbül, gülün rengine, güzelliğine âşık olur.  Gül ise bülbülün nağmelerine... Güzel sesine, aşkla şakımasına hayrandır. Bülbül, aşk nağmesini şakırken gönül çiçeğine dünya daha bir güzel olur. Hem gül hem de bülbül bundan zevk alır. Bülbül bir gün nağmeleriyle seslenmese güle, gül solar, hazan yaprağına döner kısacık ömründe. Bülbülün sesiyle gülün al yaprakları daha bir al, yeşili daha bir yeşil olur. Boyu serpilir, yaprakları güzel kokularla bülbüle seslenir ve güzelleşir. Söylenen odur ki rahiyasını salarmış etrafa, dikenleri bile can yakmazmış.

      Bize anlatılan ve okuduklarımızdan anladıklarımız, bağ ve bahçelerdeki tüm çiçekler çok kıskanırlarmış aşk çiçeğini. Bülbülün sadece güle şakımasını kıskanırlar, onlara da içli nağmesiyle seslenmesini arzu ederlermiş. Bülbülü yolundan çevirmek için uğraşırlarmış. Gül de bir başka süzülürmüş bülbülü görünce. Canlanır, renklerle buluşan içli ve yanık nağmenin tonunda hülyalara dalar ve daha yakından dinleyebilmek için ona boynunu uzatırmış.

 

    Pır pır yüreğimle/ Kavruluyorken

    Hasret yağmuruyla/ savruluyorken

    Bülbül yuvasına / çağrılıyorken

   Tomurcuk güllerim / açıyor şimdi.

   Müzeyyen Keskin

 

       Tüm çiçekler gülün endamına, süzülüşüne, işvesine, çevresine saldığı mis gibi kokusuna hayranmış. Tıpkı hiç başından ayrılmayan bülbüle olduğu gibi… Yaşadıkları âlemde ikisinden başka hiçbir canlı yokmuş ve onlar başka bir şey görmezlermiş. Bülbülün nağmesine terennüm edermiş gül. Nazlı nazlı bülbülü dinler, onu hayranlıkla izlermiş. Hasretle birbirlerine kavuşmayı dilerlermiş.

       Ne kadar zaman geçmiş bilinmez.

       Gel zaman git zaman gülde bir haller olmaya başlamış. Derinden bir sızı düşmüş içine ve yaprakları sararıp solmaya başlamış. Gülün yaprakları susuz, güneşsiz, havasız kalmış gibi günden güne solmuş. Sanki onu dimdik ayakta tutan, ona can veren ana topraktan kökleri sıyrılır gibiymiş. Bülbülün nağmesi farklı şakıyormuş. Bir görünüp bir kayboluyormuş. Gül, bu nağmelerin içini yakan gizemli bir yanını görüyormuş. Bu nağmeleri dinlerken damarları çekiliyor, yaprakları titriyormuş. Çaresizce kıvranmış günlerce. 

       Gül, gerçeği hissetmiş! İnce ince bir sızı düşmüş sol yanına. Güzel yaprakları en derinden solmaya başlamış.  Günler geçtikçe hasret, özlem, sevgi, aşk geride kalmış. Güneş, yeşil yapraklarının damarlarını yakıyor ve güzel renklerini bir bir çekiyormuş.

       Bir gün yalnızlığın ve karanlığın en koyusun da bir nida duyulmuş: ‘’Üzülme! Ben seni seviyorum.” Aşk çiçeği zor da olsa başını kaldırıp sese doğru bakarak tebessüm etmiş. ‘’Şükür!’’ demiş. Sararıp solan yaprakları ile çile hanesine çekilmiş.

       Aşk çiçeğinin yaşama dair dönüşü olur mu bilinmez. Kim bilir belki bir gün…

        Sararıp solan aşk çiçeği gizemli sırra erince toprağa başı düşmüş. Can suyu gözyaşı olup yapraklarından tane tane süzülmüş toprağa. Sonra gazel olup şiirlere konu olmuş. O gizemli aşk, bülbülün sırlı sözlerinde gizli... Gülün her yaprağının en gizli damarında…

       Bülbül! Ah bülbül! Çaresiz kalsa da solan aşkıyla, yüreğinde onu yaşatacak ve hiçbir ozan hiçbir şair onun dilinden anlayamayacak belki.  Kim bilir hangi bağda hangi bahçede hangi zamanda ve hangi yürekte hayat bulup tomurcuklanacak.

       Bülbül mü olmak kolay,  gül mü? Bülbül olmayı seçtiysen bir ömür boyu yanacaksın. Gül olmayı seçtiysen ömür boyu solacaksın.