YOĞURDUN GERİ DÖNÜŞÜMÜ OLMAZ
Geri Dönüşüm Gerçekleri Yazı Dizisi – 4. Bölüm
Yazan: İsmail Erdal
Ben bu yazı dizisine başlarken bir idealim vardı:
İnsanların gündelik hayatlarında fark etmedikleri ama doğrudan sağlıklarını etkileyen konuları anlatmak, hatırlatmak, uyarmak…
Çünkü bazı şeyler geri dönüştürülemez.
Yoğurt gibi, süt gibi, peynir gibi…
İnsan sağlığına doğrudan temas eden, bozulduğunda ölümcül hale gelen gıdaların ikinci bir hayatı olamaz.
Ama ne yazık ki bu ülkede, bozulmuş gıdanın bile ikinci piyasası var.
Arka Kapıdan Gıda Pazarı
Markete raflarında günü geçmiş yoğurtlar, tarihi yaklaşmış sütler, dönüşüme girmesi gereken peynirler, bazı toplayıcılar tarafından alınır.
Görünürde bu ürünler “imha” edilecektir. Ama çoğu zaman imha edilmez, yeniden işlenir:
• Son kullanma tarihi geçmiş yoğurtlar, ısıl işlemden geçirilerek tekrar “yemeklik yoğurt” yapılır.
• Bozulmaya başlamış sütler, süt tozuna dönüştürülüp bisküvi ve kek üretiminde kullanılır.
• Ekşi kokulu peynirler eritilir, tuzlanır, beyaz peynir niyetine piyasaya verilir.
Etiket yenilenir, ambalaj değişir, marka değiştirilir.
Ama tehlike değişmez.
Mikroskobik Tehlikeler: Kaynatsan da Geçmez
Bozulmuş süt ürünlerinde ortaya çıkan mikroorganizmalar sadece kötü koku yapmaz.
Bazıları, özellikle:
• Listeria monocytogenes,
• Salmonella,
• E. coli,
• Mikotoksin üreten mantarlar,
ısıl işleme dayanıklıdır.
Bu mikroplar, kaynatılsa bile ölmez, etkisiz hale gelmez.
Yoğurdun geri dönüşüm sürecinde bu bakteri ve toksinler korunur, sonra sofraya gelir.
Ve orada, çocuğunuzun, yaşlınızın, bağışıklığı zayıf bireylerin bedenine işler.
Gıda Değil, Gizli Zehir
Sokaktaki tüketici ne bilsin yoğurdun kaç kez ısıtıldığını?
Ambalajında “doğal”, “katkısız” yazıyor ama içeriği geçmiş, dönüşmüş, bozulmuş…
Bazen pizzalarda kullanılan eritilmiş peynirin kokusu normal gelmiyor bana.
Çünkü o peynir, belki de üç kere toplanmış, dört farklı işlem görmüş, “değerlendirilmiş”.
Ama gıdada değerlendirme ile aldatma arasında ince bir çizgi var.
O çizgi de artık aşılmış durumda.
Bu Bir İsraf Meselesi Değil, Sağlık Meselesidir
Elbette gıdanın israf edilmesini kimse istemez.
Ama bozulmuş ürünle kar sağlamak, insan hayatını tehlikeye atmaktır.
Bayat ekmeği galeta unu yapmak başka şeydir,
Kesilmiş sütü puding haline getirmek bambaşka…
Birinde tasarruf vardır, diğerinde tuzak.
Kim Bu Oyunu Oynuyor?
• Merdiven altı toplayıcılar,
• Toptancılarla anlaşmalı bazı işleyiciler,
• Etik dışı çalışan bazı “gıda firmaları”…
Ve bazen göz yumanlar…
Bu sistemin en alttaki halkası bile, bir çocuğun sağlığını etkileyebilir.
Bir annenin çorbasına katılan bir kaşık ekşi yoğurt, bir hastalığın başlangıcı olabilir.
Çözüm Ne?
• Gıda toplayıcıları kamerayla izlenmeli, imha süreçleri şeffaflaştırılmalı.
• Market raflarındaki son kullanma tarihi yaklaşan ürünler gıda bankaları yerine hayvan barınaklarına yönlendirilmelidir.
• Merdiven altı imalathaneler denetlenmeli, yeniden işlenmiş ürünler etiketlenmelidir.
• Tüketici bilinçlenmeli: Aşırı ucuz süt ürünlerine şüpheyle bakmalı.
Çünkü Yoğurdun Geri Dönüşü Olmaz
Bu yazıyı sadece bir bilgi paylaşımı olarak değil, bir çağrı olarak görüyorum.
Çünkü marketteki o yoğurt sadece bir yoğurt değil:
O, vicdanın da tazeliğini ölçen bir üründür.
Bayatlamış ürünle toplum beslenemez.
Bozulmuş bir sistemin dönüşümünden, sağlık çıkmaz.
Gıda geri dönüştürülemez. Çünkü insan sağlığı, ikinci el alınmaz.
Ben bu yazıyı halkıma olan borcum için yazdım.
Eğer bir damla bilgi bir kişinin önlem almasına vesile olursa, ne mutlu bana.
İsmail Erdal Haziran 2025 Muğla